Bu akşam klavyenin başına geçince Serdar Ortaç’ın bir şarkısını hatırladım her nedense:

“Kafamda deli sorular

Kolayca sevemiyorum

Kapımda binlerce kadar

Bakıp da göremiyorum

Görsem de sevemiyorum artık anla!..”

Artık anla diye ısrar ediyordu ancak ben, anlayamıyordum...

Sonra ‘Kudal’a takıyorum kafayı...

Çocukluğumda, rahmetli anneciğimin büyük kazanlarda ineklere yal pişirirken kazan karıştırdığı o tahtadan yapılmış muhteşem (!) araç geçiyor gözlerimin önünden.

Uzun bir süre unutulmuştu ama; yeniden ortaya çıkmaya hazırlanıyor çocukluğumun muhteşem kudalları... Gerekmediği hallerde bile her aşa maydonoz olan kudallar!..

Sizleri, çocukluğumdaki kadar sevebilir miyim, bilmiyorum...

Bir yana bırakınız kudalları; bir de kudalistler çıkıyor ortaya şimdi ve her geçen gün mantar gibi çoğalıyorlar!..

Ah, keşke kudal ve kudalist bulunan her yerde bir de boy aynası olsa!..

31 Mart 2024’te yapılacak olan yerel seçimler için kronometreler olanca hızıyla çalışırken gerek mevcut/ görevde olanları, gerekse yenilerini eleştirmekte ellerine su dökemezsiniz kudalların.

Bir zamanlar buna benzer bir konuyu gündeme getirirken “Mangalda kül bırakmayanlar!” diye başlamıştım; ancak bu ifadenin güncellenmesi gerektiği düşüncesinden hareketle şimdi de  ‘Kudal ve kudalistlerden bahsetmek ihtiyacını duydum: Şahsım adına değil, toplum adına böyle bir ihtiyaç hasıl oldu, gibime geliyor!..

Bir kudal çıkıyor ortaya; belediye başkanını eleştirmek, yerden yere vurmak için bütün bilgi birikimi (!) ve tecrübesini konuşturuyor!..

Birilerini/göreve talip olanları eleştirmek, isteklerde bulunmak elbet de herkesin en doğal, en demokratik haklarıdır.

Ancak, kudallların bu hakkı nereden aldıklarını merak etmek de benim ve kamuoyunun en doğal ve demokratik hakkıdır, şeklinde düşünüyorum...

“Önceki yıllarda siyasi partilerden aday adayı olabilmek için insanlar adeta yarışıyorlardı” diye haykıran kudallara soruyorum:

Fırsat mı tanıdınız?

Ortaya çıkan ve aday adayı olmaya aday olanları paçasından tutup bazukayla steplere fırlatmadınız mı?

Mangaldaki külleri daha önceden kullanmış ve kredisi dolmuş olan kudalistlere soruyorum:

Neden boy aynasının karşısına geçip de kendinizle yüzleşmiyor sunuz?

Ürettiğinize ve sattığınıza neden bakmıyor sunuz?

Bilinmesini isterim ki; toplumu yönetmeye aday olanların hepsi de hasbelkader birer üniversite bitirmiş; kamuda yıllarca görev yapmış deneyimli ,ya da ileri görüşlü şahsiyetlerdir.

Sizin gibilerin sattıklarıyla pişirecekleri yemeği topluma ikram edemezler!..

Toplumu zehirlemekten ve medeni cesaret göstererek siyaset sahnesine çıkanların yakalarından düşün...

Adayları itibarsızlaştırmaktan vaz geçin, azacık ar duygunuz varsa bükün kuyruğunuzu ve oturun üzerine, en doğru kararı  halk verir!..

Sürç- u lisan edilmişse affola.