Şöyle dünya üzerindeki kişilik özelliklerine bakıldığında büyük çoğunluğu kendisini yönetici veya yaşadığı toplum içinde yol gösterici olarak görmek isterler.

Ancak süreç boyunca skaladaki konumlarını şaşıranlar için deyiş veya atasözleri aracılığı ile bazı uyarılarda bulunulmuştur...

Özellikle topluma yön vermeyi hedefleri arasında görenler bilmelidirler ki deyimler, farklı coğrafyalarda ortaya çıkan toplumların kültürel ve tarihsel birikimlerinden süzüle süzüle günümüze kadar gelen ve dillerdeki sürekliliğin de bir yansımasıdır...

Bir başka bakış açısından deyimler, çoğunlukla gerçek anlamları dışında ayrı bir anlam taşıyan sözcüklerin bir araya gelmesiyle vücut bulmuş ve kalıplaşmış söz, ya da sözcük grupları olarak değerlendirilebilir...

Bu uyarıcılar, her iki yaklaşımda da deyimler genel olarak ilgi çekici, çarpıcı; çarpıcı olduğu kadar da akılda kalmalarıyla dikkat çekerler.

Bunlardan biri de ‘İnce eleyip, sık dokumaktır.

Yüz yıllardır sıkça kullanılan ‘İnce eleyip, sık dokumak ‘, aklı ve mantığı kullanarak düşünmek ve düşünürken de karşımıza çıkabilecek sayısız olasılıkları gözden geçirmekte ısrarcı olmayla mümkündür.

Eğer gazeteci iseniz, eğer siyasetçi iseniz, eğer yönetici iseniz, eğer eğitimci iseniz, eğer mahalle veya köy muhtarı iseniz, eğer araç sürücüsü iseniz,  eğer her hangi bir STK’da üst düzey yetkiliyseniz; kısaca çalışma ve araştırmalarınızda risk almak istemiyor ve kesin sonuca ulaşmak istiyorsanız mutlaka; ama mutlaka ince eleyip, sık dokumak zorundasınız...

Ağzınızdan çıkanı kulağınız duymalı, yazıp çizdiklerinizi gözleriniz çok iyi görmeli...

Bazı kendini bilmezler rotanızı şaşırtmak için yalan üstüne yalan üretmenin yanı sıra, yaptığınız hizmetleri de yapılmamış gibi göstermeye çalışabilirler...

Çünkü bu canlıların aramızda bulunma nedenlerinin başında gelir bu özellikleri!

Hele hele siyasetçi iseniz işiniz korkunç derecede daha zor…

Eğer bir de tarafsız gazeteci iseniz bu ilçede felaketler ayakucunuzda...

Başarısız olanların yegane sorumluları tarafsız gazetecilerdir (1) çünkü!

Bu nedenle; yaklaşan yerel seçimler öncesi gerek siyasi partilerin adayları, gerekse bağımsız adayların alan çalışmaları sürerken;  sanki trol söylemlerinden etkilendikleri de gözlerden kaçmıyor...

Yapılması gereken, vatandaşların isteklerinin ince elenip sık dokunması ve samimi önerilerin dikkate alınması gerekir, diye düşünüyorum...

Bir de bazı akl-ı evvellere göre şu veya bu, ne cesaretle aday olabilir algısı yaratmaya çalışmalarıdır. Onlara da ince eleyip sık dokumayı öğrenmelerini tavsiye edeceğim, maalesef!

Çünkü Anayasa gereği 18 yaşını doldurmuş, durumu seçme ve seçilmeye yasal olarak uygun olan her vatandaş, cinsiyet ayrımı gözetilmeksizin aday olup kazanma veya kaybetme hakkına sahiptir.

Bilinmelidir ki; bu durum herkesin en doğal ve demokratik hakkıdır.

Bir de altından kulak küpesi hediyemiz!

Büyük Mehmet Ağabeyimden bir aktarmadır:

Yine böyle hararetli bir seçim arifesinde, yer kürenin bir türlü gelişmekte geciken kasabasının birinde  eşler arasında tatlı bir tartışma yaşanmaktadır ve bey en sonunda isyan ederek; “Hanım, hanım benden bundan sonra milletvekili olacak değil ya; olsam olsam muhtar olurum!..”  diyerek tatlı tartışmayı kapatır...

Tavsiye; “Biz bundan sonra ancak muhtar oluruz”

İnsanların bulundukları ve ulaşmak arzusu ile yanıp tutuştukları mevkileri iyi bilmeleri temennisiyle.

Sürç- u lisan var ise affola!