Ahmet SARAÇ
Türkiye’de masa başı televizyonculuk aldı başını gidiyor. Bir televizyonun günlük yayın akışı içinde bir masa başı program, ardından reklam, ardından bir dizi, reklam, daha sonra bir sinema, haberler, reklam, tekrar bir dizi, reklam, haberler derken bir bakıyorsun gece saat 24.00 olmuş.
Hangi televizyon kanalını açsan durum aynı. Adına dizi dedikleri, Türk oyuncuların oynadıkları, Türkçe konuştukları ancak, Türk kültürünü yansıtmadıkları dizilerin, sinemaların esiri oldu millet.(Üstelik hiçbirinin eğitici senaryosu ve sahnesi yok. Hep olumsuzluk üzerine kurgulanmış. İçerisinde milletin alacağı hiçbir ders yok. )
Aslında millet esir olmadı, esir edildi. Mecbur bırakılıyorlar bu programları izlemeye. Yaptıkları bütün programlar masa başı programlar.
Yerel olsun, genel olsun,bazı kanalları seviyorum. Çok izlenen kanallar değiller ama, beni buluyorum onlarda. Benden birşeyler sunuyorlar. Kameralarını omuzlarına, mikrofonu ellerine alıyorlar, Karadeniz’i, Anadolu’yu adım adım geziyorlar.
Gidemediğimiz, göremediğimiz yöreleri, kültürleri bizlere sunuyorlar. Televizyonculuk bu işte. Bunları büyük kanallar niye yapmıyor? Anlayana göre, bir bölge televizyonunda yayınlanan, “Birsenle Karadeniz” programı 10 tane dizi film eder.Bir”İsaşov”, “Topraktan Sofraya” keza öyle. “En İyisi Gezmek” programı ise bir numara.
Hergün iki aç tane yayınladıkları dizi filmlerin kültürümüze darbe vurmaktan başka hiçbir amacı yok. Türkü Türke yabancılaştırmaya uğraşıyorlar. Avrupa kültürünü bize ısrarla kabul ettirmeye çalışıyorlar.
Kabul ettirdiler mi, maalesef ettirdiler!.. Her yönüyle gençlik onlara benzemeye çalışıyor. Hiçbir genç yaptığı davranışın, yaşamaya çalıştığı kültürün, bizim kültürümüzde yeri var mı diye sormuyor!
Giyiminden, kuşamından, saçından, sakalından, inancından, büyüğüne-küçüğüne karşı davranışından Hristiyanları, Yahudileri örnek almışlar.Gençler sokaklarda yabancı kelimelirin üzerinde olduğu tişörtleri giyiyor. Yazının anlamını bilmeden. Bir kızımızın giydiği tişörtün arkasında İngilizce,“Beni Takip Et” yazıyor.Bu yazıyı taşıdığından haberi var mı bilmiyorum? İngilizce bilen bir genç peşine takılsa, onu rahatsız etse hata bu gençte mi, yoksa o yazıyla dolaşan genç kız da mı? Belki farkındalar, belki değiller ama bu kadara yabancı hayranı olmamak gerekir. Avrupa’da hangi gencin tişörtünde Türkçe her hangi bir yazı var? Ne oluyor bizim gençlere diye hiç düşünen var mı?
İşin ilginç tarafı eğitimcilerin birçoğu bile Milli Eğitimden bir şey almamış. Almaz tabi! Eğitim sisteminin içinde bir şey yok ki, alsın. Almadıkları için, öğrenciye örnek olacak bu insanlar bile Türk kültürünü yaşamıyorlar.
Kimler bunları bu hale getiriyor?
Az önce anlatmaya çalıştığım gibi, başta Avrupa’yı taklit eden eğitim sistemimiz. Daha sonra dizilerimiz, sinemalarımız, tiyatrolarımız, gazetelerimiz, dergilerimiz, romanlarımız, sokaklarımız.
Milli şuurdan yoksun yetişen gençlik, yaptığı televizyon yayınlarında tabi ki, masa başı televizyonculuk yapar. Milleti eğitmeye değil, eğlendirmeye yönelik programlar yapar.
Bu ülkeden milyarlar kazanırlar ama, bu ülkeyi bu millete tanıtmazlar.
Neymiş efendim izleyicisi az oluyormuş.
Herşey para değildir. Biraz da hizmete yönelik yayın yapmak lazım. Örnek vermek gerekirse bazı televizyonlar ATV televizyonu gibi hava durumu sunuyor. Sadece ekran görüntüsü.Bu raporu bir spikere okutma gereği duymuyor. Gözü görmeyen işiterek hava durumunu öğrenecek, kulağı duymayan da görerek. Ancak, hizmet etme niyetleri yokki kanal sahiplerinin. Büyük olduklarını iddia eden kanallar bunlar. Ekmeğini yediğiniz bu ülkeye, bu insanlara hizmet etmelisiniz. Örfünü, adedini, geleneğini, göreneğini yaşatmalısınız. Yurdun her köşesinde olmalısınız. Sizin yapmadığınızı küçük kanallar yapıyor. Sizin derdinizin sadece para kazanma olmaması gerekir.
Kanallarınıza bakıyorum. Bu milletin yayla şenliklerinde yoksunuz, festivallerinde yoksunuz, eğlencelerinde yoksunuz. Türk halk, Türk sanat müziğine hizmet etmezsiniz. Ama bir yerde bir facia olsa oraya koşarsınız. Çünkü orada izlenme oranı yüksek. Eğer yüksek olmasa oraya da gidecek değilsiniz.
Bu nedenle millete hizmet etmeyen kanallardan artık nefret ediyorum. Bizimyerel kanallarımızı şimdi daha çok seviyorum. Bari az da olsa bize hitap ediyorlar!..