Bazıları, Kuran’a göre Müslümanlık olmalı, bazılarına göre ise Hadisleriz Müslümanlık olmaz deniyor. Hz. Muhammet, Kuran’ın ilk öğretmeni olması dolaysıyla diyeceği çok şeyler olmalı. Öğretmensiz bir kitap manasız bir kâğıttan ibarettir. Ben, tıp fakültesine gitmesem, beş altı yılda tıp fakültesinde okutulan bütün kitapları okusam, tıp fakültesini bitirdin, doktorum diyebiliri miyim?

Genelde kütübü sitte dediğimiz ve hadislerin büyük bir kısmının toplandığı hadis külliyatı, Hz. Muhammet’ten yaklaşık iki yüz yıl sonra yazıldı, bunlara nasıl güveneceğiz sorusu, önemli bir problemdir. İnsanların bazıları, İncil, Hz. İsa’dan 400 yıl sonra yazıldı hurafedir şeklinde ileri geri konuşuyorlar. Hadislere de sonra yazıldı, güvenilmez diyenler vardır. İncil, tevatürle(yalanda birleşmeleri imkânsız, çok doğru insanların ittifakla naklettikleri kitaptır)  geldi. İncillerin farklı olması, uydurma olmasından değildir, Hz. İsa için Kuran, Allah’tan bir kelimedir der ve havarileri o kadar çok över ki sanki peygambermiş gibi o havarilerin, canlı vahiy olan  Hz. İsa hakkında veya Hz. İsa’dan duyduklarını sanki vahiy gibi kabul eder. Bugünkü İnciller, MS 400 yıllardaki İncillerle aynıdır. Kuran, yaklaşık İncillerden 200 yıl sonra geldi ve o kitaplara ehli kitap dedi. Biz niçin kabul etmeyelim. Peygamberimiz zamanında, ihtilafı konularda Hz. Muhammet’e fikir soran ehli kitaba, sizin yanınızdaki kitapla mı hüküm vereyim yoksa benim yanımdaki kitapla mı derdi. Demek ki Hıristiyanlar için o kitapların hükmü sürüyor, bizler onlarla amel edemeyiz, onlar edebilirler. Hadislerin büyük bir kısmı da tevatürle geldi. Tevatürle gelmeyen hadislerde yanlışlar, uydurmalar vardır. Amma Hz. Muhammet’in ağzından çıkan, tevatürle gelen pek çok hadisler vardır ki bunların bir kısmı ile asla amel edilmez.  Çünkü İslam 23 yılda tamamlandı. Peygamberimiz henüz gelmemiş yani nazil olmamış ayetlerle ilgili hükümler, sorulduğunda Hz. İbrahim’in dinine göre hüküm veriyor, ayet inince hükmü değiştiriyordu. Pek çok hadis vardır ki Peygamberimiz henüz ayet inmeden Hz. İbrahim’in dinine göre söylenmiş, sonra ayet gelince hükmü değiştirilmiştir. Hadisle amel edecek kişi, peygamberin bu sözünün ayetten önce mi yoksa sonramı söylendiğini ve Hz. İbrahim’in dininin hükümlerini bilmeli. O halde hadis işi cahillerin, hocaların, bizin gibi İslam hakkında birkaç şey bilenlerin işi hiç değildir. İlim işi, âlim işidir. Şahsen ben, bir hadis duyarsam, İmamı Suyuti gibi bir âlimin süzgecinden geçmişse onu alıyorum. Yoksa hoca efendi açıyor Kütübü Sitte’yi hadis okuyup anlatıyor bu doğru değildir.  Hem hadisleri okuyacak kişi, belagat, edebiyat kurallarını, fenleri, mantık ve tevil ilmini bilmelidir.  Kuran ve hadsilerin müteşabih manaları, ilmin elinden cahillerin eline düşerse asıl manasını yitirir, hurafeye dönüşür. Cimri için, cebinde akrep var, müsrif için eli deliktir denir. Ahkâm ayetlerinde ilk akla gelen mana doğrudur, müteşabih ayet ve hadislerde ise ikinci, üçüncü mana doğrudur, akla ilk gelen mana doğru değildir. Kuran, kutsal kitaplar ve hadislerin bir kısmı bu şekildedir, üçüncü manayı ilk mana diye anlatırsan dini yıkarsın.