GÖRÜNÜŞ
Ahmet SARAÇ
Türkiye okumuyor diyoruz. Nasıl okusun. Ekonomik sıkıntılardan dolayı okumaya zamanı olmadığı gibi, okuma alışkanlığı da kazandırılmamış. Kültürlü olduğunu iddia eden insanlarımızın elinde ne bir gazete, ne bir dergi var.
Benim okula gittiğim dönemde okula gazete getirmek, dergi getirmek siyasi olsun olmasın yasaktı. Ben ortaokula başladığım yıldan itibaren gazete almaya başladım. Günde bir gazete almaya çalışırdım. Bunu almak için babamın bana verdiği okul harçlığından para ayırarak alırdım. Ortaokul son sınıfa geldiğimde Trabzonspor şimdiki süper lige çıkmıştı. Gazetelerde Trabzonspor’un posterleri vardı. Bir değil, birkaç gazete birden almıştım. Hatta aldıklarımızdan daha güzel poster veren Milliyet gazetesinden almak için bayiye parasını vererek ismimizi yazdırmıştık. Ertesi günü gelen iadelerden yüzlerce kişiye gazete verdiler.
Bununla da yetinmedik, Hayatspor diye çıkan bir dergiyi de aldık. Bu dergi benim çok hoşuma gitti. Kapanana kadar bu dergiyi her hafta bayiden aldım. Zamanına göre mükemmel bir dergi idi. Kuşe kağıda ofset olarak basılıyordu. Bütün ligler o dergide vardı. Zaman zaman bazı illerin amatörlerine de yer verirlerdi. En önemlisi liglerdeki tüm takımların haftada iki takım olmak üzere posterlerini yayınlarlardı.
Trabzonspor’un ilk şampiyon olduğu yıl liseye gidiyordum. İkinci yıl yine şampiyonluğa oynuyordu. Ben de “Şampiyon Olur Trabzon’umuz” adlı bir şiir yazdım. Hayatında ilkkez bir şiirim Hayatspor dergisinde yayınlanmıştı. Dergiyi sınıfa götürdüm. Arkadaşlar dergiyi okurken şiirimi gördüler. Şiirin ilk kıtası şöyle idi:
Kalemizde Şenol kaptan
Turgay dalar sağ taraftan
Necmi’dir golleri atan
Şampiyon olur Trabzon’umuz”
Birden bir gürültü çıktı sınıfta. Ahmet Saraç şiirin çıktı dergide dediler. Dergi elde ele dolaşırken öğretmen zili çalmıştı.Öğretmen zili çaldığı unutulmuştu. Öğretmen birden çeriye girdi. Bir dergi elden ele dolaşıyordu. Öğretmen, ”ne oluyor orda” deyince arkadaşlar, “hocam Ahmet Saraç’ın Hayatspordergisinde şiiri çıktı” dediler. Öğretmen, “verin bakayım” dedi. Dergiyi eline aldı okudu ve dergiyi bana geri vermedi. Ben de isteyemedim. O zamanlar öğretmene bir şey demek çok zordu. Cesaret isterdi. Ya kızar döverse korkusu vardı.
Dersten çıkış zili çaldığında hemen okulun karşısındaki bayiye aynı dergiden almak için koştum. Bayi sahibi dergi bitti dedi. Bu kez derginin adresinden mektupla dergiyi istedim. Dergiden kalmadı cevabı geldi.
İlkkez yayınlanan o şiirimi derginin sayfasında görme dahi göremedim. Hala daha acaba nasıl çıkmıştı diye merak ederim. Öğretmenin yanlışı yüzünden o olay içimde bir yara olarak kaldı. Hala bana bu acıyı yaşatan öğretmene hakkımı helal etmiyorum.
Asıl değinmek istediğim konu, her hafta televizyonlarda onlarca dizi var.Gazete, dergi, kitap okuma alışkanlığını özendirmek için bu dizilerde ayda bir birkaç dakika gazete, dergi, kitap okuma konu edinilse bence büyük bir özenti olur ve gençliği etkiler. Çünkü bu millet gördüğünü yapan bir millet. Özentiye önem veren bir millet. Önce görmesi lazım.
Geçenlerde, emekli olduğum Kuzey Ekspres Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Meryem Akgün’ü gazeteci dostum Kemal Cuman ile ziyaret ettim. Anlattıkları karşısında şok olduk. Devlet tasarruf tedbirleri kapsamında resmi kurum ve kuruluşların gazete ve dergiye abone olmalarını yasaklamış. İnanılır gibi değil. Zaten gazete satışları sosyal medya gazeteciliği yüzünden düşmüş, daha çok desteklenmesi gerekirken abone desteğinin çekilmesi, “gazete, dergi, kitap okumanıza gerek yok” anlamına geliyor. Bilgiye, kültüre, eğitime tasarruf olmaz. Tasarrufu başka yerlere yapın.
Akgün, “Böyle giderse 3-4 yıl içerisinde Trabzon’da bir tane gazete, dergi ayakta kalmaz” dedi. Aynen katılıyorum. Gerçekleşme ihtimali çok yüksek. Gazetesi olmayan, dergisi çıkmayan, radyo ve televizyonu bulunmayan bir ilin hangi özelliğine dayanarak orayı kültürlü diyeceksiniz. Kültürlü il ve ilçelerde bulunlar olur. Kültürün ölçüsü bunlardır. Türkiye’yi kültürsüzleştirme politikasından vazgeçin.