Toplumların ayakta kalabilmesi, bireylerin huzurlu bir yaşam sürebilmesi ve geleceğe umutla bakabilmesi için en temel dayanaklardan biri ahlaktır.

Toplumun en büyük ihtiyacı aslında ne para, ne makam, ne de şöhrettir. Asıl ihtiyaç, güzel ahlak ve doğruluktur. Çünkü güvenin olmadığı yerde dostluk olmaz, adalet işlemez, huzur kalmaz.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir hadisinde, “Müminlerin iman bakımından en mükemmeli, ahlâkı en güzel olanıdır” buyurmuştur. Yani, imanla ahlak yan yana yürür; doğruluk ve dürüstlük olmadan imanın kemale ermesi mümkün değildir.

Doğruluk, sadece söz söylemek değil, davranışlarımızla da dürüst olmaktır. İşini hakkıyla yapmak, emanete sahip çıkmak, kimseyi aldatmamak ve verdiği sözü tutmak; ahlakın en güzel göstergesidir. Güzel ahlak ise, sadece bireysel bir erdem değil, aynı zamanda toplumsal barışın, güvenin ve dayanışmanın da anahtarıdır.

“Ahlak güzelleşmedikçe iman kemale ermez, iman kemale ermedikçe de hayat huzura kavuşmaz.”

İnsanı değerli kılan, yalnızca bilgi ya da mal-mülk değildir. Onu gerçekten kıymetli yapan şey, güzel ahlakıdır. Ahlaklı insan; sözünde duran, yalan söylemeyen, kimseye haksızlık etmeyen ve çevresine güven veren kişidir.

“Unutmayalım, geride bırakacağımız en değerli miras; güzel ahlakımız ve doğruluğumuzdur.”

Bugün en çok ihtiyaç duyduğumuz şeylerden biri de doğruluk. Çünkü doğruluk, hem sözlerimizde hem davranışlarımızda samimi ve dürüst olmayı gerektirir. İnsan, söylediğiyle yaptığı birbirini tutuyorsa güvenilir hale gelir. Güvenin olmadığı yerde dostluk, kardeşlik, hatta aile bağları bile zayıflar.

Günlük hayatımıza baktığımızda da bunu açıkça görürüz. Dürüst bir esnaftan alışveriş yapmak, güvenilir bir arkadaş edinmek, doğru sözlü bir komşuyla aynı mahallede yaşamak bize huzur verir. Tam tersine, yalan söyleyen, emanete hıyanet eden, çıkarı için insanları aldatan kişiler hem kendilerine hem topluma zarar verir.

“Yarınlarımızı inşa edecek olan, bugünkü doğruluk ve ahlaklı duruşumuzdur.”

Doğruluk, sadece sözde değil, davranışta da olmalıdır. İşimizi dürüst yapmak, verdiğimiz sözü tutmak, borcumuzu zamanında ödemek, büyük-küçüğe saygı göstermek güzel ahlakın parçalarıdır. Bunları hayatımıza kattıkça, hem vicdanımız huzur bulur hem de çevremizde güven halkaları oluştururuz.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) “Müminlerin iman bakımından en mükemmeli, ahlâkı en güzel olanıdır” buyuruyor. Bu söz bize, imanla ahlakın ayrılmaz bir bütün olduğunu hatırlatıyor.

“Allah bizleri doğru sözlü, güzel ahlaklı kullarından eylesin.”

Bugün en çok ihtiyaç duyduğumuz şey işte budur: Doğru, güvenilir ve ahlaklı insanlar. Çünkü toplumun temeli güven üzerine kurulur. Güven kaybolduğunda dostluklar zayıflar, aileler dağılır, toplumun dirliği bozulur.

O yüzden bizler, çocuklarımıza ve gençlerimize en büyük miras olarak dürüstlüğü ve güzel ahlakı bırakmalıyız. Zira mal mülk tükenir, makam mevki geçicidir, fakat geride bırakılan temiz bir isim, güzel bir hatıra ve ahlaklı bir hayat sonsuza kadar yaşar. “Hayat kısa, iz bırakansa doğru söz ve dürüst davranışlardır.”

Güzel ahlak, sadece büyük işler yaparken değil, günlük hayatın küçük ayrıntılarında da kendini gösterir. Komşusuna tebessüm eden, işini dürüstçe yapan, emanete sahip çıkan, kimseyi aldatmayan bir insan toplumda iyilik halkaları oluşturur. Bu halkalar büyüdükçe, kötülüğe, haksızlığa ve adaletsizliğe karşı güçlü bir duvar örülür.

Oysa günümüzde yalanın, hilenin, menfaat uğruna verilen tavizlerin arttığını üzülerek görüyoruz. Önce kendi hayatımızda doğruluğu ilke edinmeli, sonra çocuklarımıza güzel ahlakı öğretmeli, topluma örnek olmalıyız.

Bugün ihtiyacımız olan şey; sözünde duran, güven veren, doğru ve ahlaklı insanlardır. Çünkü geride bırakacağımız en büyük miras, mal mülk değil; temiz bir isim ve tertemiz bir vicdandır.

Unutmayalım ki, güzel ahlak ve doğruluk; zenginlikten, makamdan ve geçici dünyalık menfaatlerden çok daha değerlidir. Çünkü geride bıraktığımız en kalıcı miras, güzel bir isim ve tertemiz bir vicdandır.