Kâinat, zıtlar âlemi üzerine kurulmuştur. Marifet, kâinattaki zıtlıklar âlemindeki düzeni sağlayan sonsuz tek varlığı akıl gözü ile görüp tanımaktır.  Bu zıtları dengeleyen, hayat ve can veren, hayatın işletim sırrını açıklayan sibernetik ilmidir ve Allah’ın Adil ismine dayanır.  Bütün zıtlıklar ve olaylar, O’nun iş ve nitelikleridir. Bu noktadan bakılırsa insan için ölüm ve yokluk olamaz. Varlıklar ve insanlar sadece bir nitelikten başka bir niteliğe geçerler.  O, her an yeni bir iştedir, bu bilinçli ve şuurlu yaradılışı anlayıp kavramak imandır. Hakiki manada varlık, bir tanedir. Gelişerek imtihan sırrı ve kıyas yapmak için ikili yapı şekline girer. Bir’den gelir, sonra gelişerek Bir’e döner. O’ndan geldik,  yine O’na döneceğiz.

Kuranda geçen halaka (yarattı) fiili şekil verdi manasındadır. Her maddenin bir şekli vardır, şekli olan(madde) ezeli olamaz. Ezeli olan sonsuz ve bin bir enerji çeşidi olarak yansıyan İlahî kudrettir ve o kudretin ruhu, özü, kâinatın şuuru, bilinci, ilim ve iradedir. Soyuttur, saf hayırdır ortağı yoktur, zaman ve mekândan münezzehtir.

Bu sonsuz, soyut ve mutlak varlığın her şeyi kuşatmasına Vahidiyet denir.  Bu sonsuz varlık, bölünmeden, özelliklerini kaybetmeden her yerde bütün özellikleriyle görünür. Buna da Ehadiyet denilir. Pozitif ilimler bu tecelliye monad ve bunun ilmine monadoloji diyor. Güneşe vahidiyet dersek, güneşin ısı, ışık, enerji ve renk gibi tüm özelliklerinin küçük çapta su damlasındaki yansımasına ehediyet deriz.

Bu Mutlak Varlık, kendi iradesiyle ilminde şekli olan soyut varlığa şekil vererek yaratırken(somutlaştırırken) celâl ve cemal olarak ikili sistem gerçekleşir. Güzellik-çirkinlik, cennet-cehennem sıcak soğuk, negatif-pozitif, ruh-beden, madde-mana gibi zıtlıklar şeklinde görülür. Ahret âleminde zıtlar olmayacağından, dünyadaki zıtlar sisteminin ölçüsüyle cenneti tam anlayamayız. Peygamberimiz “Ahret öyle bir hakikattir ki, ne göz görmüş, ne kulak işitmiş, ne de insanın hatırına gelmiştir der.”  

Bir insan, kendi varlığını teşkil eden dengeyi ve adaleti tam yaşar, hayatı boyunca devam ettirir ve mutlak varlığa(Allah) bir ayna olursa(su damlasının, güneşin bütün özelliklerine ayna olup yansıtması gibi) o ebedî bir hayatı hak eder. Onun için ölüm ve yokluk korkusu olamaz.  Dinde bu dengenin ismi sıratı müstakimdir(doğru yol) . Kim bu dünyada sıratı müstakim üzere gidebilirse o, cennete girer. Kim de Allah’ın bu sonsuz soyut mutlak varlığına eş koşarsa, Allah ona cenneti (sonsuz saadeti) haram eder. Ölümün ve sıkıntıların acısından kurtulamaz. Hiç kimse ona yardımcı olmaz. İlahî sonsuz sistemde dengesiz yaşayan, o sistemin çarkları arasında acı çeker ve ezilir.

OSMAN KOYUNCU 0535.760.48.39 VAKFIKEBİR TRABZON