Allah’ın kendisini bizlere tanıttırması ve bildirmesi için peygamberler göndermiştir. Ahir zamanda bütün insanlık olgunlaştığı ve dünya bir şehir hükmüne geldiği için bütün insanlık için bir peygamber kâfi geldi. Zamanla nesillerin değişmesi, şartlara göre bazı değişiklikler ve yeniliklerin meydana çıkarmıştır. Bu durumda dini zamanın şartlarına göre açıklayacak insanlara ihtiyaç duyuldu. Zamanın ilerlemesi ile nasıl ki ilâçlarda, vasıtalarda, ilim dallarında değişme ve gelişmeler olmuşsa, aynı şekilde dinin kurallarının yeni nesillere anlatılmasında da bazı değişikliklerin olması zarurîdir

Bugün dini anlatmak için bin sene evvel yazılan Kur'ân ve hadis yorumlarını tamamını doğru görmek akla uygun değildir. Çünkü âyet ve hadislerin zamanın şartlarına göre çok çeşitli yorumları olabilir ve yorum yapanların da normal bir insan olması hesabıyla onlarına bazı hataların olması normaldir. O zamanın şartlarında o yorumlar doğru olabilir fakat fen ilimlerindeki ilerlemelere paralel olarak âyetlerin ve hadislerin yorumlarında değişmeler ve gelişmeler olması da kaçınılmazdır.

Hak dinler ve peygamberler Hz. İbrahim’in soyundan geldi. Peygamberlere bütün olarak inanırız, aralarında ayrım yapmayız, fakat Hz. Muhammed ahir zaman peygamberi ve son peygamber olması nedeniyle çok önemlidir. İlkokul, ortaokul, lise ve üniversite matematik öğretmenlerinin kapasiteleri elbette birbirinden farklıdır, ama hepsi öğretmendir. Aynen bunun gibi, Hz. İbrahim’in soyundan peygamberler geldiği gibi, Peygamberimizden sonra da, Hz. İbrahim’in kutsal nesli gibi büyük evliyalar gelecektir. Bu nesil Kur'ân ve Hadisleri zamanın şartlarına göre yorumlayacak, din zaafa düştüğünde de yeni açılım ve yorumlarla zamanın anlayışına göre yeni izah tarzları getireceklerdir. Yaklaşık bin dört yüz yıldır bu şekilde oldu. Allah, Kur'ân’da çeşitli yerlerde bu mübarek nesle gerekli ehemmiyetin verilmesini öğütlüyor. Ey peygamber ailesi, Allah günahlarınızı giderip sizi tertemiz yapmak istiyor." (Ahzab 33.  Resulü Ekrem peygamberlik vazifesini yapmasına mukabil ücret istemez. Yalnız Al-i Beytine sevgi ve muhabbeti ister." (Şûrâ: 23.)

Burada insanın aklına, Hz Muhammed kendi neslini mi korumak istedi gibi bir soru gelebilir. Peygamberimiz kendisinden 30-40 yıl sonra İslâm âleminde büyük fitnelerin çıkmaya başlayacağını Allah’ın izni ile görmüştür. Ümmet içinde çok kanların döküleceğini anlamıştı. Kuran’ı zamanın şartlarına göre kendi neslinden gelen âlimlerin daha iyi açıklayacağını anladı ve ümmetini onların etrafında toplamak istedi. Onun için bu kutlu neslin temsilcileri olan Hz. Ali, Fatıma, Hasan ve Hüseyin’e çok ehemmiyet verdi.  Maalesef bugün İslam âlemi çoğunluk olarak bu kutsal nesle karşı olan Emevilerin yorumladığı ve bir kısmının uyduma olduğu bir İslam anlayışını kendi halklarına telkin ettiği için İslam âlemi bu duruma düştü.

OSMAN KOYUNCU 0535.760.48.39. VAKFIKEBİR TRABZON