6 Şubat’ta Kahramanmaraş merkezli Pazarcık ve Elbistan depremleri, 10 kenti aynı anda etkiledi. 40 binden fazla insanın ölümüne yol açan deprem sonrası yaptıkları binalar yerle bir olan müteahhitlere yönelik soruşturmalar başladı.

Yaşanan depremler nedeniyle ev sahiplerinin binaları ve daireleri için deprem korkusu dolayısıyla almayı düşündükleri yapı denetim raporunda eğer sonuç ‘depreme uygun değil’ olarak çıkarsa, ev sahiplerinin satın aldıkları yüklenici kurumlara ve müteahhitlere karşı tüketici kanunu çerçevesinde ayıplı mal hükmünden faydalanılarak tazminat davası açma, ev satış bedelini geri alma ve ücretsiz onarımını talep etme gibi haklar mevcuttur.

YAPI ŞARTNAMEYE UYGUN DEĞİLSE ‘AYIP HÜKMÜNDEN’ FAYDALINIR

6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’da bu husus açıkça yer bulmuştur. Yasanın 8. Maddesinin 2. Fıkrasının ilgili kısmında ‘‘(..) satıcı tarafından bildirilen veya teknik düzenlemesinde tespit edilen niteliğe aykırı olan; muadili olan malların kullanım amacını karşılamayan, tüketicinin makul olarak beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mallar da ayıplı olarak kabul edilir.’’ Şeklinde düzenleme yapılmıştır. Konuyla ilgili olarak ev satışı olmasından dolayı konunun tüketici haklarına girmekle söz konusu yapının şartnamelere uygun olmadan yapılması durumu ortaya çıkarsa ‘ayıp hükümlerine başvurularak yasada öngörülen seçimlik haklar kullanılabilir. 

AĞIR KUSUR VE HİLE VARSA ZAMANAŞIMI YOK

Yine yasa gereği sözleşmede açıkça bir hüküm olmasa ya da aksi düzenleme olsa dahi müteahhit yapı yönetmeliklerine ve teknik şartnamelere göre binayı uygun inşa etmek ile yükümlüdür. Yapılan inşaat sonucunda ilgili yapı için sağlam değil raporu sonrası ayıp hükmünden dolayı ev sahiplerinin haklarını şu şekilde sıralanabilir.

•Sözleşmeden dönülebilir, yani artık ‘ben bu evi istemiyorum paramın iadesini istiyorum’ denilebilir, bedelde indirim istenebilir, mümkünse ücretsiz onarımı talep etme ve ayrıca tazminat hakkı da saklıdır.

•Tüketici kanunu çerçevesinde ağır kusur ve hile varsa zaman aşımı hükümleri de uygulanmaz.

HAKLARIN İLERİ SÜRÜLMESİNDE YAPININ KİMDEN ALINDIĞINI ÇOK ÖNEMLİDİR.

Yasalarda belirtilen haklar yapıyı satan kişiye karşı ileri sürülebilir.Satın alınan kişinin kim olduğuna bağlı olarak da ileri sürebilecek haklar ve geçerli yasal düzenlemeler farklılık arz etmektedir.  Maddeler halinde izah etmek gerekirse şu şekilde izah edebiliriz.

•Yüklenici, binayı yapan kişi yani halk deyimiyle müteahhitten yapının satın alınması halinde bu işlem tüketici işlemi olup tüketici kanununa tabidir. Dolayısıyla bunun zaman aşımı da tüketici kanunu hükümlerine göre belirlenecektir ve ağır kusur ve hile durumunda zaman aşımı yoktur.

•Doğrudan yükleniciden satın almamış ise yani 3. Bir kişiden satın almışsak o zaman bu işlem tüketici işlemi değildir ve tüketici kanunu uygulanmaz.Onun yerine Türk Borçlar Kanunu hükümleri uygulanacaktır.Zaman aşımı da borçlar kanunu hükümlerine tabi olacaktır ki orda da satıcının ağır kusuru varsa zaman aşımı teslimden itibaren 20 yıldır.

•Bir diğer seçenek olarak ise doğrudan satın almama halidir. Yani arsa sahibi olarak kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile yapının müteahhit tarafından inşa edilmesi ve karşılığında daire verilmesi halinde ise Yargıtay bu tür işlemleri tüketici işlemi olarak kabul etmiyor. Bu nedenle bu işlemlerde tüketici kanunu uygulanmaz.Zaman aşımı ayıplı eserin niteliğine bakılmaksızın teslimden başlayarak 20 yılın geçmesi ile zaman aşımına uğrayacaktır.

Bu konuda uzmanlığı olmayan bir kişinin hata yapması oldukça yüksek ihtimaldir. Bu sebeple hak kaybına uğramamak adına alanında uzman bir icra avukatından profesyonel destek alınması hak sahiplerinin menfaatine olacaktır.