Yurdumuz genelinde olduğu gibi Büyükliman havzası içerisinde yer alan Şalpazarı İlçemiz genelinde 31 Mart 2024 Pazar günü yapılacak olan mahalli idareler seçim çalışmalarına Belediye Başkan adayları çalışmalarına devam ediyor.  Bu haftaki köşe yazımı geçmiş günlere hepimizin çocukluğuna götürecek bir anıya kulak verdim. Cuma namazını idrak etmek için gittiğim İlçe merkez Cami dışında beklediğim sırada benim yaşta bende daha küçük veya benden daha büyük Cami cemaati aralarında İlkokul ve Ortaokul öğrencilerine bakarak kendilerini geçmişe yolcuk yaptıkları sırada bir anda bende kendimi o anki zaman tünelinin içinde buldum.

Sahilden 17 KM İçeriye kurulmuş Şalpazarı İlçe giriş tabelasında son TUİK verilerine göre Nüfus 11.780 olarak yer alır. Ancak kış mevsiminde her İlçe merkezi gibi kabuğuna çekilir İlçede yaşayanlar Yurt genelindeki evlatlarının yanına göçerler İlkbaharın gelmesiyle beraber o tatlı memlekete dönüşler tekrar canlanır.

Okul Bahçesindeki Öğrencilerin Ellerindeki Tost, Geçmişteki Öğrencilerin Kırmızı Helva Bir Dilim Ekmek Anısına Tanıklık; Şalpazarı merkez Cami yanında Cuma namazını beklediğim sırada benim gibi Cami civarında havanın da güzel olmasını fırsat bilenler Kışın ortasında yaz güneşi ile ısınanalar da vardı. Bazı öğrenci velileri de Cami yanında bulunan öğrencileriyle dertleşerek onların gönüllerini alıyorlardı. Bazı Cami cemaati de Okul bahçesi içerisinde öğle teneffüsünden dolayı Okul bahçesinde gönüllerince top oynayan öğrenciler, özgürce hiçbir şeyden habersizce sağa sola koşabildiğince koşan öğrenciler, bazı öğrencilerin ellerinde tost ekmeği, bazı öğrencilerin ellerinde kek ve çikolata gibi öğrencinin alabileceği ürünlerin tüketildiğini gören bir Cami cemaati ah gençlik, ah öğrencilik yıllarımız, ah o parasızlık günlerimiz bizlere verilen 50 kuruş ile günlük yiyecek ihtiyacımızı karşılayacak sabah okula yürüme, akşam eve yürüme gidip geldiğimiz ah o günler ah bu neslin yaşadığı günler zaman nereden nereye götürüyor insan oğlunu diye mırıldanmalar çoğaldı. Artık bir ders başlamış gibi herkes Okul yıllarındaki anısını tanımadığı insanlarla paylaşmaya paylaştıkça insanların her birinin ortak noktada buluşması kadar başka bir sohbet olması mümkün değildir. Ara sıra bazı kelimelerine bende he hı öyle evet gibi kısa desteklerde bulunduğumda oldu. Hep geçmişi bir anda izlediğimiz bir film gibi gözümüzden geçirdik.

Gözümüzün Yanıyla Ekmek Az Olsa da Biraz Kırmızı Helva Çok Verse Fırıncı Derdik; Cami yanında Cuma saatini beklemeye devam ettiğimiz sırada 1980’liyıllarda öğrenci olduğunu anlatan bir öğrenci babası ah nerede o bizim zamanımızdaki bize verilen 50 kuruş ya da 1 lira o para bizim her şeyimizdi yürüme olarak Okula gelir Okul öğle tatilinde şimdiki gibi hazır tost yapan yerlerin yerine ekmek yapan fırınlar vardı.

Öğrenciler öğle paydosuna çıkacak da kahvaltı yapmaya gelecek fırına diye 1 liraya satılan uzun ekmeği 4 parçaya bölerek 25 kuruşluk ekmek bir 25 kuruşluk kırmızı helva bunu yerken acaba ekmeği fırıncı bize az verse de helvamız fazla olabilir mi diye içimizden hep uhdeyle düşünürdük. Tabi helva ve ekmeği yer fırın içinde bulunan bir su musluğundan kız, erkek öğrenci fark etmez eğilir elimiz ile beraber bir yudum ya da bir bardak su içerdik öylece kahvaltımız tamamlanırdı.

Şimdiki Öğrencilerimiz Çok Şanslı Ancak Fark Edemiyorlar; Köy ve mahalle merkezlerindeki nüfusun azalarak İlçe merkezine yerleşenlerin çoğalmasıyla beraber köylerdeki köy okullarında öğrenim gören öğrencilerin İlçe merkezine günü birlik sabah Okula akşam eve taşımalı eğitim sonucunda Okula giden taşımalı öğrencilerin yemekleri Milli Eğitim Bakanlığı tarafından bazı bölgelerde kuru gıda bazı bölgelerde sulu gıda şeklinde devam ediyor. Maddi durumu iyi olan öğrenci velilerinde geçmişte kendilerinin yaşadığı parasızlık ezikliğinden olsa gerek oğluna, torununa Okul önlerinde harçlıkların bol bir şekilde vermeye çaba sarf ediyor.

Biraz Da Ben Bahsedeyim Çocukluğumdan; Büyükliman havzası Şalpazarı Nahiyesine bağlı Akçiriş mahallesinde 10.03.1965 yılında doğmuşum ancak doğum yerim çoğumuzun olduğu gibi benimki de Vakfıkebir yazar bağlı bulunduğumuz ilçe burasıdır. Okul çağına gelince Köyümüzde bulunan 2 derslikli okulda öğrenim görmek için başladığımız okula ulaşmak için bütün köylerin ana yol ve ilçe merkezlerini bir birlerine bağlayan ipek yolu misali bir patika yol vardır. Bu patika yol da küçükbaş hayvanlar, büyükbaş hayvanlar, yük aracı taşımacılığı yapana katırlar, atlar, insanlar kısacası herkes bu yolu kullanırdı. Bu yol arazi şartlarının eğimli olduğunu düşündüğümüz bölgeyi göz önüne aldığımızda iki yanı ve şeklini almış su kanalı gibi olan yolda okula yağmurlu havada ya da karlı hava da ayağın ıslanmadan nasıl gideceksin ancak yine de sabah erken saatlerde kalkarak okula ulaşmaya çalışırdık.

Bizim Öğrenci Servisimiz Ayaklarımızdı; Şimdiki yeni nesil çok şanslı ancak fark edemiyorlar. Bizim dönemimizde bizi okula ulaştırmak için okul servisi tabanlarımızdı. Okul da öğle yemeğimizde imkânlarımız doğrultusunda evde bulunanları çantamıza koyarak Okula giderdik. Okulun tatil olma gibi bir durumu olmazdı isterse boyunu aşacak kar yağsın köyündeki okula ulaşarak Öğretmenden önce sınıfında hazır olacaktın.

Köy Okullarının Hizmetlisi ya da Kalorifercisi Öğrencilerdir; Çoğumuz bilir köy ve mezralarda Okullarda öğrenim gören öğrencilerin Okullarını temizleyecek görevli olmaz, Şimdiki gibi Öğrenciler Okula ulaşmadan Öğrencilerin Okul Kaloriferi yakılma ihtimali olmazdı. Okul Öğretmeni tarafından oluşturulan bir Öğrenci şemasında sınıf temizliği, soba yakma, gibi nöbetçi öğrenciler bu çalışmaları yapabilmek için diğer öğrencilerden daha önce okula ulaşarak öğrenci arkadaşları gelene kadar okulu temizleyip, sobayı yakarak sınıfı ısıtılmasını sağlarlardı nerede şimdiki öğrencilerde bu yukarıda yazdıklarımı yapma gayreti diye düşünüyorum. Şimdiki, Öğrencilerimiz Teknolojiye yenildi.

Okulda Isınmak İçin Odun Götürülürdü; Öğrenim görülen köy okullarında kışın ısınma sağlanması için öğrenci başına belirli bir sayıda Öğrenci velilerinden odun istenirdi ancak bu odunu ormanı olan öğrenci velilerinin yerine olmayanlar daha erken odunu okula götürürdü Okula odun götürmeyen öğrenci odun götürenlerin odunundan ısınarak bazı adaletsizliğin ta o zamandan başladığına tanık olunurdu.

Okul Yolunda Bazı hayallerimizde vardı; Evden bizi kardeşim ile beraber Okula uğurlayan aile büyüklerimiz evladım Okula giderken ayağınızı ıslamayın gelirken ıslayın derlerdi. Nasıl ayaklarımız Okula giderken ıslanmasın at, eşek, katır, insanlar hep kanal gibi yolu kullanırlardı.

Bizde elbet okuldan mezun olacağız sıcak bir güz mevsimi sabahı, gürgen yapraklarının altın sarısı gibi kızarıp düştüğü bir orman yolunda, şu kalın kafamı alıp, ayaklarımı gazellere sürte sürte yürüyüşe çıksam nereye, ne için, nasıl gittiğimi bilmesem acaba o günler olur mu diyorduk zaman ilerledi hayat mücadelesi in san oğlunu az da olsa geçmişine götürdü.   Geçmişe yolculuğumuza burada son veriyor başka bir yazımızda buluşmak üzere değerli Büyükliman Gazetesi okuyucuları hoş kalın hoşça kalın dileklerinde bulunuyorum