Gazetemizin Yazı İşleri Müdürü Ahmet Kamburoğlu tarafından misafir edilen Vakfıkebir Esnaf ve Sanatkârlar Odası Başkanı Kadem Sağlam, gündeme dair önemli konular hakkında açıklamalarda bulundu. Başkan Kadem Sağlam sorulan sorular karşılığında yaptığı açıklamalarda,  küçük esnafın yaşama hakkının elinden alındığını belirtti ve kurtaran yok mu? Diyerek yetkililere seslendi.

Yazı İşleri Müdürü Ahmet Kamburoğlu: Nüfusa bakılmaksızın zincir marketler açılmaya devam ediyor. Bu marketlerin açılmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Başkan Kadem Sağlam: “Marketler nüfus oranlamasına göre açılmalı ve Eczana gibi olmalıdır”

Sağlam, Perakende Yasasına ilişkin çalışmaları yakından takip ettiklerini söyleyerek, marketler nüfus oranlamasına göre açılmalıdır dedi. Esnaf ve sanatkarların marketlere karşı rekabet gücünün her geçen gün azaldığını belirten Başkan Kadem Sağlam, Uzun zamandır çalışmaları devam eden perakende sektörünü düzenleyen yasanın çalışmalarının bir an evvel gerçekleşmesini bekliyoruz. Esnafımız her sokakta, her köşe başında açılan ve binlerce farklı ürünü tek bir mağazada satan marketlere karşı rekabet etmeye çalışırken her geçen gün kan kaybediyor. Perakende sektörünün sadece gündeme gelmesi, çalışmaların yapıldığına dair haberlerin çıkması bile çok tartışılan gıda fiyatlarında durgunluğa sebep oluyor. İşte tam da bu yüzden perakende sektörünü düzenleyen yasanın vakit kaybedilmeden çıkarılması çok önem arz ediyor. Küçük esnafa artık büyük zincir marketler sayesinde yaşam şansı tanınmamaya başlandı. Rekabet gücünün kırılmasını geçtik, artık artan market zincirler sayesinde küçük esnafın yaşam hakkı da ortadan kalkmaya başladı. Bu büyük marketlerin rastgele açılması sadece bakkal ve manav sektörünü etkilemiyor. Küçük esnaf noktasındaki bütün sektörleri etkiliyor. Çünkü her sektörün malzemesini satan bir ticari anlayış var. Bu da diğer esnafın artık rekabet gücü değil yaşam şansını elinden alıyor. Fiyat artışlarının denetlenmesi noktasında şahsen yanlış davranıldığı düşüncesindeyim.  Başkan Sağlam, Eczane Gibi Olmalı; Nüfus oranına göre açılma kuralı getirilmesinin marketlerin her sokak başına en ücra köşelere bile açılmasının önüne geçeceğini vurgulayarak, Perakende Yasasında marketlerin şehir dışlarına açılmasıyla birlikte nüfus oranına göre açılış sayılarına kural getirilmesi de çok önemli. Aynı eczanelerde olduğu gibi nüfusa oranlamaya göre açılmalı. 10 bin nüfusu olan bir ilçede 10-15 tane Market olması mantıklı bir durum değil. Bu yasa düzenlendiğinde haksız rekabet ortamının son bulacağını ve bununla beraber esnafın ticaretinde de olumlu yönde rekabet ortamı olacağını biliyoruz. Fiyat istikrarının sağlanması daha kolay olacak ve aynı zamanda kırtasiye ürünü kırtasiyeci esnafından, beyaz eşya ürünleri beyaz eşyacıdan, sebze meyveler manavdan, et kasaptan alınacak. Yani herkesin kendi işini yapması, esnaf için de fiyatların düşmesiyle vatandaş için de olumlu sonuçlar doğuracaktır.

Yazı İşleri Müdürü Ahmet Kamburoğlu: Ticaret Bakanlığı yeni bir yasa üzerinde çalışma yapıyordu.  1500 metrekarenin altında market açılmayacak diye. Bu yasa hala gündemdeki yerini koruyor. Fakat bir türlü toparlanıp yasalaşmadı. Acaba bir türlü yasalaşmaması sizce neden olabilir?

Başkan Kadem Sağlam: Bunun arkasında ne var! Biz de anlamış değiliz. Buna güçleri mi! yetmiyor, buna da akıl erdiremiyoruz. Göz göre göre kendi insanımızı batırıyoruz.

Sağlam, Küçük esnafa zaten yaşam şansı tanınmıyor. Bizim gibi nüfusu az olan yerlerde nüfus oranına göre market açmak için ayarlama yapılabilir. Bu tür ilçelerde nüfusa göre fırınlarda yapıyorsun da zincir marketlere niye yapmıyorsunuz. Yani bundan sonra da yapmaların da ne kadar telafi eder bu işi bilemiyorum. Orası bile şaibeli. Çünkü her köşe başında, mahallelerde zincir marketlerin bir şubesi var. Bu her mahallede olunca bütün sektörlerde etkileniyor. 15-16 senedir beklenen perakende yasası bir türlü çıkmıyor. Onun dışında ülkede sistemi yeniden dizayn eden yasalar çıktı, oylamalar yapıldı. Ama nedense bu perakende yasası çıkmadı. Bunun arkasında ne var! bizde anlamış değiliz. Buna güçleri mi! yetmiyor, buna da akıl-sır erdiremiyoruz. Kendi insanımızı göz göre göre batırıyoruz. Ne oluyor? istihdamı bitiriyoruz. Büyük marketlerin istediği ölçüdeki fiyatlar dizayn ediliyor. Çünkü adamlar ham madde alırken de köylünün malını alırken de pazarlık yapıyorlar. Şu fiyattan alırım diyebiliyor. Daha sonrada fiyat istikrarını kendi istedikleri gibi sağlıyorlar. Bu kısır döngünün içerisinde de senin artık rekabet etme şansın kalmıyor. Doğal olarak onlar istediği andan itibaren otomatik olarak fiyatlar yükseliyor. Perakende yasasının bir an önce çıkması bundan sonrada ne kadar koruyucu olur bilmiyorum. Çünkü her köşe başında marketler açıldı. Ama yinede bir an önce çıkması lazım.

Yazı İşleri Müdürü Ahmet Kamburoğlu: Tüm sektörlerde maliyetlerdeki fiyat artışları sonrası un fiyatları da buna bağlı olarak artı. Fırıncı esnafının zam talepleri konusundaki değerlendirmeniz?

Başkan Kadem Sağlam; Esnafın sermayesini koruma adına bugün güncellenmiş fiyatla ürünü satabilmesi lazım ki! rafta biten ürününü yerine alıp koysun. Maalesef Euro, Dolar, Benzin ve Mazot’un artması tüm ham maddeyi olduğu gibi maliyetleri de etkiliyor.

Başkan Sağlam; Bakın az önce bahsettiğimiz sıkıntıyı un fiyatlarında da yaşıyoruz. Denetlemenin olmadığı serbest piyasada maalesef un fiyatları da almış başını gidiyor. Fırınların uzun zamandır fiyat artırım talepleri vardı. Bizde bu talepler doğrultusunda artan maliyet fiyatlarını da göz önünde bulundurarak fiyat artışının yapılması gerektiği noktasında karar kıldık. Fakat biz tarifeyi onaylayıp çıkartana kadar un fiyatı gelen en son zam yüzünden verdiğimiz tarife farkını çoktan zam aldı götürdü. Denetlenmesi gereken bunlardır. Yani devlet DMO vasıtasıyla un desteği verdiğini söylüyor. Ama bunu kim denetleyecek. Madem destek veriliyor. Uncular piyasaya bu unu istedikleri fiyattan bu kadar kısa vadede nasıl verebiliyor. Denetlenmesi gereken yerler bunlarken, maalesef ticaret il müdürlüğü görevlileri gelip bizim esnafımızı 3 ay önceki faturasını isteyip denetleme yapıyor. Ondan sonra da esnafa ne diyorlar; sen şu paraya aldın buna sattın. Be kardeşim güncel fiyatına bak bakalım esnaf arkadaşımız sermayesini nasıl koruyacak. Malın değeri nere çıkmış. O zaman biz diyebiliyor muyuz ki! Devlete de bize mesela 5 ay önceki dolar fiyatı üzerinden ham madde versin. Bakalım verebiliyor mu?  Yani ticarette böyle bir mantık yok. Üstelikte serbest piyasa diyorsun. Bir taraftan da kendin bunu ezmiş oluyorsun. Şimdi büyük marketler aldığını tüketip yensini alabiliyor. Ama benim küçük esnafım öyle değil. Esnafım sermayesini de koruması lazım. Bu noktada ciddi sıkıntılarımız var. Yani bu gidişat gidişat değil. Bu nokta da herhangi bir önlemde alınmıyor. Sadece görsel olarak sanki bir denetleme yapılıyor gibi görünüyor, bu da sağlıklı değil. Burada da cezayı yine küçük esnaf yiyor. Denetlenmesi gerekenler bu un piyasasının merkezinde dağıtımını yapanlar. Sen 4-5 ay önceki fiyatın üstüne şunu koyarak satacaksın diyorsun. Fakat esnaf sattığı ürünü bugün ki maliyet fiyatlarıyla alamıyorsa ne oluyor. Esnafın sermayesini koruma adına bugün güncellenmiş fiyatla ürünü satabilmesi lazım ki! rafta biten ürününü yerine alıp koysun. Maalesef Euro, Dolar, Benzin ve Mazot’un artması tüm ham maddeyi olduğu gibi maliyetleri de etkiliyor.

Yazı İşleri Müdürü Ahmet Kamburoğlu: Son zamanlarda altın, dolar, euro, benzin ve mazot fiyatlarının artması ile birlikte dışarıya bağımlı olarak otomatik fiyatlarda artış görülüyor. Fiyatlardaki istikrarsızlık dışa bağımlı olmamızdan kaynaklandığı noktasındaki düşünceleriniz nelerdir?

Başkan Kadem Sağlam; Fiyat istikrarsızlığını ortadan kaldırmak üretimden geçer. Bu istikrarsızlığı üretimle engelleyebilirsin. Bugün bu zincir marketler bir taraftan küçük esnafı öldürüyor. Hani diyoruz ya; üç harfli marketler öldürüyor, diğer taraftan da kim öldürüyor biliyor musunuz?

Başkan Sağlam; Fiyat istikrarsızlığını ortadan kaldırmak üretimden geçer. Bu istikrarsızlığı üretimle engelleyebilirsin. Bugün Japon yeni ile doları kıyasladığımız zaman bizim paramızdan daha değersiz Japon yeni. Fakat Japonya güçlü ve üretiyor. Bizde o yüzden üretime ciddi manada destek vermemiz gerekiyor. Bir de denetimi doğru manada yapmamız lazım. Bugün ki denetim noktası bizde ciddi eksikler doğuruyor. Bunlar sahada çalışılmıyor. Bakın bu zincir marketler bir taraftan küçük esnafı öldürüyor. Hani diyoruz ya; üç harfli marketler öldürüyor, diğer taraftan da kim öldürüyor biliyor musunuz? Bakın kaç senedir KYK (Kredi Yurtlar Kurumu) yurtlarında yapılan ihalelerde tarım kredi kooperatiflerinden alım şartı getiriliyor. Yine son zamanlarda Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından Türkiye’de bilmem kaç tane tarım kredi kooperatifi açılacağı talimatı verildi ve söylendi. İşte bu gelişmelerde bizim küçük esnafımıza ayrı bir darbedir. Yani bunlar açılacağına denetleme yetkisi elinde olanların doğru denetlemeyle beraber bizim küçük esnafımızı ayakta tutabilirler. Yani ha üç harfli marketler bunu yapmış bizim esnafımızı bitirmiş, ha gelmiş tarım kredi bitirmiş. Arasında fark yok. Yani serbest piyasada ihale şartnamesinde kredi yurtlar kurumunun ihalelerinde şu kadar kalem malı alan oradan alacak maddesi aslında rekabete de aykırı bir şey. Devlet kanalıyla bu darbe vurulmamalıdır. Yani biz devlet ticaret yapmaz diyoruz. Devlette bunu söyledi. Devlet denetleme yapar. Devletin ticaret yaptığı çok büyük özel firmaları özelleştirme nedeninin devletin ticaret yapmayacağıdır. Yani devlet denetleyicidir. Biz şimdi bugün telekomdan elektriğe kadar hatta birçoğunun bu memleketin stratejik açıdan önemli olduğunu söylediği kurumlar özelleştirildi. Neden devlet ticaret yapmaz dendi. Ama görüyoruz ki! şuanda devlet ticaret yapıyor. Birçok noktada hiç mantıklı gelmiyor. Özellikle kurumlar zorunlu bırakılıyor ve ya müteahhitler zorunlu bırakılıyor ve ya ihaleyi alanlar zorunlu bırakılıyor. Orada da bir istikrarın olma şansı yok. Bakın çok ilginçtir. Bütün piyasada maliyetler yükseliyor dimi. Bir devlet desteği de var. Toprak mahsulleri ofisi bugün bizim bölgemizde de var ve fındık alıyor. İç piyasadaki fiyat artışları son birkaç ay içerisinde %25’leri buldu. Bazı ürünler de daha fazla. Hiç dikkatinizi çektimi bilmiyorum? Fakat her nedense sadece bizim fındık fiyatlarımız aşağıya doğru geliyor. Buna da anlam veremiyoruz. Dolar yukarıya çıkıyor, ürünler yukarıya çıkıyor, un yukarıya çıkıyor ama fındık aşağıya geliyor.  O zaman bizde devletten talep ediyoruz. Hani bizim ürünümüz.  Bu uygulamalar yapılırken ben sahada yani alanda çalışıldığını düşünmüyorum. Biz sivil toplum kuruluşuyuz. İşte benim ilçemle ilgili bu stratejik olaylar yapılırken bizden herhangi bir fikir alınmıyor. Bu Türkiye genelinde de böyle olduğunu düşünüyorum. Bundan dolayı da sıkıntılar git gide artıyor.