Vakfıkebir İlçe Müftüsü Hüseyin Köksal, Büyükliman Postası Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Ahmet Kamburoğlu’nun canlı yayın konuğu oldu.
Müftü Hüseyin Köksal, “Türkiye olarak, bütün dünya olarak aslında insanlık olarak sıkıntılı günlerden geçiyoruz. Allah’u teala öncelikle memleketimizin ve tüm dünyanın yardımcısı olsun. Bu virüs illetinden bir an önce kurtulmayı herkese nasip etsin. Herkesin ramazan ayının bereketli olmasını diliyorum dedi. “
“RAMAZAN’IN İLK GÜNÜ YAŞANAN TALHSİSLİKTİR”
Ramazan’ın ilk iftar saatinde ezanın erken okunmasını talihsizlik olarak görüyorum. Bu bir ibadettir. Bununla ilgili neyi söylerseniz söyleyin eğer bunun telafi ceyitinden de olsa yapılacak olanlar ramazan gününde yapılmış gibi değildir. Şunu söyleyebilirim ki! Diyanet İşleri Başkanlığımız ve Din İşleri Yüksek kurulumuzun mütealaları ve görüşleri doğrultusunda corafi irtifa farklarından kaynaklı bir ihtiyat farkı 2 veya 3 dakikalık fark ortaya konulmuştur. Belirtilen bu 2 veya 3 dakadan dolayı oruçlu olan vatandaşlarımızın oruçlarına herhangi bir sıkıntı gelmemiştir. Oruçları kabuldür. Eğer öbür türlü bir sıkıntı ortaya çıkmış olsaydı bizler ilçe müftülüğü olarak bunu ilan edecektik. Herkes bozulan 1 günlük orucunu tutsun diye. Ramazanın ilk günü böyle bir aksaklık olmasından dolayı oruçlara hiçbir sıkıntı gelmemiştir. Halkımızın gönlü rahat olsun.
“UNUTMAYALIM Kİ! REHAVET KÖTÜ SONUÇLAR DOĞURABİLİR”
Virüsün sebeb olduğu bir bulaşıcılık durumu ile karşı karşıyayız. Bu virüsle malesefki sadece bizim ülkemiz değil tüm dünya uğraşıyor. Camilerde kılınan namazlarla alakalı olarak göz önünde bulundurulması gereken şey,  Hz. Peygamberden beri özellikle sağlık insan için önemli. Sağlık, ibadet içinde önemli. Sağlığın riske gireceği yerde bütün ibadetler askıya alınabilir. Taki bulaşıcı olan hastalık riski ortatan kalkıncaya kadar. Bugün cemaatle vakit namazı kılamadığımız gibi Cuma namazlarınıda sağlık nedeni ile kılamıyoruz. Alınan tetbirler doğrultusunda inşallah bayram namazını kılarız. Unutmayalım ki! Rehavet kötü sonuçlar doğurabilir. Camilerde cemaatle namaz kılınmaması ve Cuma namazının askıya alınması son derece doğru bir karar ve luzumludur. Alınan b tetbirlere uymamak doğru değildir ve Künahtır. Kurallara ve tetbirlere uymayarak kitlesel ölümlere sebebiyet vermek hem dünyada hemde ahirette vebali ağır sonuçları olan bir durumdur. Onun için kurallara muhakkak suretle uymalıyız.
“TERAVİH NAMAZI SÜNNET OLAN BİR NAMAZDIR. SÜNNET NAMAZLARI EVDE KILINABİLİR”
Teravih namazı sünnet olan bir namazdır. Sünnet namazları evde kılınır. Teravih namazını güzel bir gelenek olarak camide kılıyoruz. Fakat bu süreç dolayısı ile vakit namazlarını evde kıldığımız gibi teravih namazınıda evde kılmamızın hiç bir sakıncası yoktur. Ailemizle birlikte cemaat olalım. Evlerimizde de bir pereket olur. Cuma ve Bayram namazları evde kılınmaz. Bu namazlar cemaatle kılınmak zorundadır. Vakit namazları ve Teravih namazları evde münferit yada cemaatle kılınabilir.
“FİTRE VE ZEKAT İŞİ DE BİR İBADET ŞEKLİDİR”
Fitre her müslümanın ramazan ayında vermesi gereken can sadakası diye adlandırdığımız geçtiğimiz ramazan ayından bu ramazan ayına gelişimizin bir bedeli bir zekatı olarak adlandırabileceğimiz mali bir ibadettir. Mali gücü yerinde olanlar bunu öderler. Zekatta yiyeceğinin nafakasını temin ettikten sonra ilave olarak 80,18 gram altını yahut o miktarda bir paraya sahip olan bir müslüman kardeşimizin o miktarca 40da 1’ini fakir fukaraya ihtiyaç sahiplerine vermek üzere yaptığı bağışa da zekat diyoruz. Fitre ve zekat işi de bir ibadet şeklidir. Fidye ise kronik rahatsızlığı ve herhangi bir hastalığı olanlar ile oruç tutamayanlar her güne bir fitre ödemek koşulu ile 30 günlük borçlarını ödeyebilirler. Bir diğer ibadet şeklide oruç tutmaktır. Oruç tutmak hem bir tedavi biçimidir hemde bir eğitim biçimidir. Oruç tutmakla birlikte virüse yakalanacağım paniği yaratmamak gerekir. Hiç bir tıp doktoru aç kalırsanız virüse yakalanırsınız diye bir açıklama yapmadı. Onun için oruçlarımızı tutalım. Sosyal mesafe ve kurallara uyalım. Orucumuzu tutalım, kurallara uyalım ve Takdiri de Allah’a bırakalım.
“BAYRAM NAMAZI VACİP BİR NAMAZDIR”
Bayram namazı vacip bir namazdır. Cuma namazı ise farz bir namazdır. Cuma namazı üzerine farz olan her müslümana bayram namazı da vaciptir. Farz olan Cuma namazı sağlık nedeni ile askıya alındığına göre vacip olan bayram namazının kılınmamasın da herhangi bir sakınca yoktur. Aksine sağlık yönünden sakıncalı bir durum varsa kurallara uymak zorunluluğu vardır. Uzaktan da olsa yakınlarımızla sosyal mesafeyi koruyarak gönülden selamlaşarak bayramlaşabiliriz. Asla gelenek ve göreneklerimizi unutmayacağız. Kuralları unutmadan salgın tehdidinin oluşturduğu ortamda da bayramlaşmaya dikkat etmeyeliyiz.
“VAKFIKEBİR İLÇEMİZİ UNUTMAMIZ MÜMKÜN DEĞİLDİR”
29 Ağustos 2013 tarihinde Vakıfkebir ilçemizde göreve başladım. Vakfıkebir İlçemizde ki görevimizin sonuna yaklaşıyorum. O günden bugüne Vakfıkebir ilçemize hizmet etmeye çalıştım. Vakfıkebir’de din adına yapılan hizmetleri kurumun başında ben olduğum için ben yapmış gibi görünsem de kurumdaki diğer arkadaşlarımız imam hatiplerimiz muezzin kayyumlarımız Kur’an kursu hocalarımız vaizlerimiz very hazırlama kontrol işletmenlerimiz bürodaki arkadaşlarımız ve ismini sayamadığım Vakfıkebir ilçe Müftülüğü çatısı altındaki diğer kardeşlerimizle birlikte bu hizmetleri yaptık. Kurumun yükselmesi ve Vakfıkebir’in din anlamında yükselmesi için hep birlikte çalıştık. Ben kendilerine teşekkür ediyor, dua ediyorum. Vakfıkebir ilçemiz hizmetlerin en iyisini hak eden bir ilçedir. Hizmet ederken ilçe halkının katkılarını aldık. Devlet büyüklerimizin katkılarını aldık. Ayrıca sesimizin duyulmasında ve hizmetlerin yaygınlaştırılmasın da böyle hizmetlerde müftülükler yapılıyor muydu, bizim haberimiz yoktu. Bu haberler sayesinde öğrendik deyip kurumumuzun haberlerini vatandaşlara duyuranlara da ve hasseden size çok teşekkür ediyorum.  Bu ilçenin dışarıda olan evlatları var. o kişilere yardım için gittiğimizde hiç birisi Vakfıkebir’e yardım etmem demedi. Yüzlerini ekşitmediler. Başta bu ilçenin öz evladı TBMM Çevre Komisyon Başkanı ve Trabzon Milletvekili Sayın Muhammet Balta olmak üzere her Ankara’ya gittiğimizde bizleri hoşlayarak misafir ettiler. Hiç bir isteğimiz geri çevrilmedi. Onlara şükranlarımı sunuyorum. Illa ki acı tatlı anılarımız bu ilçede olmuştur. Malumunuz anılar acısıyla tatlısıyla vardır. Her şeye rağmen Vakfıkebir’i seviyorum. Vakfıkebir’den ayrılmak belki zor olacak ama sonuçta bir şekilde ayrılacağız. 7 yıl içerisinde Allah’ın izniyle yapmak istediklerimin büyük bir kısmını yapmayı başardık. Ayrıca bu hizmetleri ilçemizde yaparken Belediye Başkanımız Muhammet Balta’nın desteğini unutmuş değiliz. Herkese müteşekkirim teşekkür eder, dua ediyorum.  Tabiki Vakfıkebir’den gideceğim haliyle başka bir yerde görevimize devam edeceğiz. Ama şu bir gerçek ki Vakfıkebir ilçemizi asla unutmamız mümkün değildir. İlçe halkımızdan helallik istiyorum. Benim hakkım varsa helal ediyorum. Devletimizin aldığı tedbirlere riayet edelim. Sağlığımız için evde kalalım.