Eğitim Bir Sen Vakfıkebir İlçe Temsilcisi Şuayip Eyüboğlu yaptığı değerlendirmede; Eğitimin sorunlarını, eğitimin farklı kademelerinde görev yapmış olan eğitici, eğitimci, öğretmen, yönetici, akademisyen, velilere ve toplumun diğer kesimlerine sormak suretiyle, ortaya çıkan sorunlar şu şekilde karşımıza çıkmaktadır.

EĞİTİMDEKİ SORUNLAR”

1-Eğitim sisteminin sık sık değişmesi, 2-Ruh ve felsefe eksikliği, 3-Müfredat sorunları, 4-Sınav odaklı yapı, 5-Meslekî eğitimin yetersizliği, 6-Millî, manevî ve evrensel değerlerin eksikliği, 7-Beceri ve uygulama eksikliği, 8-Yetişmiş insan gücündeki eksiklikler, 9-Ezbercilik ve kolaycılık, 10-Diğer unsurlar. Öncelikle bilelim ve kabul edelim ki Dünya’da sorunsuz bir eğitim modeli yoktur. Nitekim eğitimin ana öğeleri hep insan kaynaklıdır ve insanın olduğu yerde, sorunlar da olacaktır. Bizim bakış açımız, bardağın dolu tarafını görmek üzerine kurgulanmış olmalıdır. Bu bağlamda, eğitim sistemimizde aksayan yanlar, elbette bulunacak ve düzeltilmek için çalışılacaktır. Keza, bu türden iyileştirme çalışmaları, neredeyse aralıksız olarak sürdürülmektedir. Daha açık ifade edecek olursak, temel amacımız sorunlara takılmak değil, mevcut sorunları yok etmek yanında yeni, özgün ve uygulanabilir bir eğitim sistemi arayışı olmalıdır. Bu amaca hizmet etmek üzere, eğitim sistemimizde hâlihazırda var olan sorunları ortaya koymak, çözüme giden yolda en güvenilir adımlardan birisidir. Sorunları gerçekçi bir şekilde tespit edebilmek amacıyla, farklı ve güvenilir bir yol izlemek gerekir. Eğitimdeki eksik ve aksaklıklar, elbette bu maddelerle sınırlı değildir. Konuya daha ayrıntılı bakıldığında, kreşten başlayarak okul öncesi, ilkokul, ortaokul, lise, üniversite ve lisansüstü düzeylerde, daha birçok sorundan söz edilebilir, Öğretmen okullarının kapatılması, sınav ve test sistemi, eğitim kademeleri arasındaki kopukluk, herkese aynı eğitimin verilmesi, şuur altlarımıza işlenen aşağılık kompleksi, inanç ve kültür köklerinden habersizlik, taşımalı eğitim, kreş uygulaması, kitap okuma oranlarının çok düşük olması, dijital eksiklikler, üniversitelerde üretilen bilgi ve düşüncelerin toplumun ve devletin hizmetine yeterince sunulmaması, yükseköğretimde meslek erbabı yetiştirmemek… Bu ve benzeri sorunların çoğu, gerçekte bilinen sorunlardır. Bizim temel yaklaşımımız, yalnızca mevcut sorunları ortadan kaldırmak üzerine kurulu değildir; bir yandan bu sorunları kaldırmak için çabalar sürdürülürken asıl yoğunlaşma alanımız tüm kademeleri içine alan ve tedrici olarak uygulanabilecek yepyeni bir eğitim modeli arayışına dönüktür. Eğitimle ilgili çözüm önerileri herhangi bir sorunla ilgili çözüm önerileri oluşturulurken genellikle iki yöntem kullanılır.

1-Mevcut durumla ilgili tespit ve iyileştirme çalışmaları. 2-Yeni seçenekler oluşturmak.

Türkiye gibi nüfusu fazla ve alışılagelmiş sistematiği olan ülkelerde, kanaatimizce her iki yöntemin bir arada kullanılmasında yarar vardır. Nitekim; hızlı değişim ve dönüşümler, faydadan çok, zararlar verebilir. Bu bakımdan, bir yandan sorunlara çözümler aranırken öbür yandan yepyeni bir eğitim sistemi üzerinde çalışılabilir. Bu iki çalışma birbirine engel olmaksızın bağımsız olarak yürütülebilir. Tam da bu noktada bakış açımızı ve irademizi şu şekilde düzenlememiz olumlu sonuçlar verecektir: Var olan sorunları sıralamak ve şikâyet etmek yerine, sorunların üzerine giderek ortadan kaldırmak. Bir yandan da yepyeni bir sistem arayışı için çalışmalara başlamak. Ülkemizde bu iki yöntemden hangisinin daha öncelikli olduğu tartışma konusudur. Bizim düşüncemiz ise, her iki çalışmanın da kendi kulvarında, aynı anda eşgüdümlü olarak yürütülmesidir. Böylelikle, karşılıklı tecrübe paylaşımı da mümkün olacak ve çalışmalar daha reel bir zemine oturacaktır. Bu bağlamda; her iki yöntem açısından yapılması gerekenler.

“EĞİTİMDE YAŞANAN SORUNLARLA İLGİLİ ÇÖZÜM ÖNERİLERİ”

1. Eğitim Araştırmaları Kurulu; Mevcut eğitim sistemimizin her ne kadar aksayan yönleri, sorun olarak görülse de sonuç olarak ortada yürüyen bir sistem vardır. Bu bağlamda; yeni bir eğitim sistemi çalışmasını sağlıklı bir şekilde yürütebilmek için, mevcut yürüyen sisteme hiçbir şekilde dokunmaksızın, ailedeki eğitimden başlayarak tüm kademeleri içeren bağımsız bir çalışma kurulu oluşturulmalıdır. Kuramsal ve uygulayıcı uzmanlardan oluşacak bu kurul, çalışmalarını aceleye getirmeksizin sürdürmeli ve belli deneme uygulamaları yapıldıktan sonra, yeni sistem tedrici olarak ülke sathına yaygınlaştırılmalıdır.

2. Sistem Arayışı ve Hedef; Eğitilme ve öğrenme süreci, her ne kadar özünde bireysel olsa da eğitim ve öğretim işi, doğası gereği toplu yapılan bir etkinlik olduğu için, her şeyden önce, bir sistematiğe dayalı olarak yürütülür. Bu bağlamda; eğitim sisteminin kalıcı, kolay uygulanabilir ve sürdürülebilir bir nitelikte olması şarttır. Dolayısıyla, sistemin zamana, yönetime, kişiye bağımlı olmaktan uzak tutulması bir zarurettir. Yeni sistem arayışını mevcut sisteme halel getirmeden yürütmekte büyük yararlar vardır. Çünkü yeni sisteme uyumlanma süreci; yönetici, eğitici, öğrenici ve yetiştirici (aile) açısından hiç de kolay değildir. Geçiş süreçleri, birçok hataya açık olduğu gibi, aynı zamanda güven kırıcı ve soğutucu bir etkiye sahiptir. Bu sebeple, yürüyen sisteme dokunmaksızın yeni arayışlar sürdürülürse, daha istendik sonuçlar alınacaktır. Ülkemizde eğitim süreçlerini başarısız kılan etkenlerden birisi de eskiye nispetle eğiticilerdeki motivasyon kaybıdır. İçinde bulunulan şartlarda, öğretmenlik mesleğine karşı itibarsızlık ve bilgi kaynaklarının çoğalması gibi sebeplerle eğitimcilerde önemli derecede motivasyon eksikliği gözlenmektedir. Hem bu duyguyu yok etmek hem de eğitimin ana öğesi olan öğretmenlerimizi daha verimli kılmak, çözüme giden yolda ikinci önemli adımdır. Acilen, kendilerini mesleklerine adayan eğitim emekçilerinin gönüllerini hoş edecek, onları tekrar idealizmle donatacak, kendilerini yenilemelerine imkân sunacak yeni bir yaklaşıma gereksinim vardır. Nitekim öğretmenlerin kendilerini mutsuz, değersiz ve motivasyonsuz hissettiği hiçbir eğitim sistemi başarılı olamaz. Eğitimde başarısızlığı tetikleyen etkenlerden bir diğeri de öğrencilerdeki hedefsizliktir. Öğrencileri yalnızca sınavda başarıya odaklayan mevcut sistem, gelecek öngörüsünden uzaktır. Hedefler, en yakındaki sınava kadardır. Bu bakış açısı, öğrencileri bütüne değil, parçaya yöneltmektedir. Böylelikle öğrenciler, uzun vadeli yüce hedefler yerine, kısa vadeli sınav başarılarına odaklanmaktadırlar. Oysa; öğrencilerle ilgili asıl hedefin uzun vadeli hedefler başta olmak üzere, çok yönlü ve bütüncül bir karakter taşıması gerekir. Öte yandan, gizli eller ve dillerce ısrarla ortaya sürülen “Bizden bir şey olmaz!” türünden ifadelerle insanımızda ve çocuklarımızda aşağılık kompleksi oluşturulmak istenmektedir. Bu amaçla, inanç değerlerimiz ve kültürel köklerimiz aşağılanmakta; yabancı ülkeler, çocuklarımız için idealize edilmektedir. Oysa; çocuklarımızın çok zeki, bir o kadar da heyecan ve hareket sahibi oldukları ortadadır. Doğru bir yöntemle, çocuklarımızın kendi mazileriyle ilgili öz güvenleri yükseltilmelidir.

3. Bir Eğitim Kurumu Olarak Aile; Eğitimde ister mevcut sorunlara çözümler ararken, isterse yeni bir eğitim sistemi oluşturulurken aile kurumuna bakış açımızın değiştirilmesine gereksinim vardır. Küresel teorisyenlerin aileyi yok etme senaryolarına rağmen, insanın fıtratı ve çağın ruhu, aile olmayı zorunlu kılmaktadır. Eğitim süreçlerinde başarılı olunmak ve istendik yönde davranışlar geliştirilmek isteniyorsa, konuya öncelikle aileden başlamak, artık bir zarurettir. Nitekim aile; bir açıdan güven ve esenliğin kaynağı iken diğer bir açıdan da sağlam temeller üzerine kurulmuş, çocuk eğitimi için eşsiz bir okuldur. Bilinen bir gerçektir ki çocukların kişilik ve karakteri, aileye en fazla bağımlı oldukları ilk 6 yaşta biçimlenir. Her çocuğun ilk ve en değerli eğitmeni annesidir. Doğal olarak annenin eğitim ve kültür düzeyi çocuğa yansır. Çocuğun duygusal ve düşünsel alt yapısı, en başta anne olmak üzere, baba ve diğer aile bireyleriyle halka halka genişler. Bu adı konulmamış eğitim süreci, ailede başlar; sokakta, mahallede, okulda, iş yerinde ve toplu ortamlarda devam eder. Diğer unsurlar ve sonuç olarak bakacak olursak, 4. Eğitimli İnsan Gücü, 5. Okulun Anlamı ve Kümeci Eğitim Eğitimciler, 6. Mekân Planlama, 7. Meslekî ve Uygulamalı Eğitim, 8. Duygular, Erdemler ve Değerler Eğitimi, 9. Eğitimde Paydaşlar Arası İşbirliği

10- Eğitici/Öğretmen ve Akademisyen Yetiştirme

“DEĞERLENDİRME SONUÇLARI”

Değerlendirme ve Sonuç; Yukarıdan beri verilen bilgi ve öneriler ışığında genel değerlendirme olarak şunları rahatlıkla tespit edebiliriz: Eğitim ve öğretim işi ciddi bir konudur. Hayattaki her türlü iş ve işleyişin zemininde eğitim-öğretim yattığı için, konu üzerinde hassasiyetle durulmalıdır. Eğitimde, istenirse her soruna bir çözüm bulunur; yeter ki bu konuda duyarlı, kararlı ve iradeli olalım. Yaşadığımız çağda, bu konunun önemi her geçen gün daha da anlaşılmaktadır. İnsanı gereğince eğitmeden sağlık, huzur ve refah içinde yaşamamız çok zordur. Uygulamada okulların iki temel görevi vardır: Birincisi, milletlerin tarihî süreç içerisinde oluşturdukları değerleri ve millî kültürü yeni nesillere aktarmaktır. Bu amaca uygun olarak inançlarına ve köklerine sımsıkı bağlı, ülkesine ve milletine aidiyet duygusu tekmil, değerleriyle barışık, evrensel ilke ve yeniliklere açık, öncü, idealist, yenilikçi, öz güveni yüksek, dünyayı değiştirmeye talip gençler yetiştirmek, en önde gelen görev olmalıdır. İkincisi, ülkenin. Geleceğini tayin eden nesilleri, çağın gereklerine uygun, donanımlı, nitelikli ve üstün becerili bireyler olarak yetiştirmektir. Bunun gerçekleşebilmesi için de dünyanın ve ülkenin 40-50 yıllık geleceğini görmek, geleceğin dünyasını öngörmek gerekmektedir. Günümüzde; endüstri 4.0 ve yapay zekâ konuşulurken bizim hem bugünü hem de geleceği planlamamamız artık bir zorunluluktur. Biz inanıyoruz ki inancımızdan, değerlerimizden, kadim medeniyetimizden alacağımız güç ve ilhamla, sadece ülkemiz için değil, tüm insanlığa ışık tutacak yepyeni bir eğitim-öğretim anlayışı ve sistemi geliştirebiliriz. Bunu başaracak insan kaynağımız, birikimimiz ve tecrübemiz fazlasıyla mevcuttur. Yeter ki bu konudaki kararlılığımızı uygulamaya geçirecek iradeyi ortaya koyalım!