İYİ Parti Vakfıkebir İlçe Başkanı Alpaslan Beşli ve beraberinde yönetim kurulu üyesi Ali Eyüboğlu ile birlikte Gazetemizi ziyaret ederek Yazı İşleri Müdürümüz Ahmet Kamburoğlu ile bir süre sohbet ederek, İYİ Parti’nin TBMM’deki Grup Toplantısı ile ilgili açıklamalarda bulundu. Başken Alpaslan Beşli özellikle Ankara da kendilerini ağırlayarak yakından ilgilenen Partinin GİK Üyeleri Şükrü Kuleyin ve Yavuz Aydın’a teşekkür ederek sözlerine başladı. İYİ Parti Vakfıkebir İlçe Başkanı Alpaslan Beşli, İYİ Parti’nin TBMM’deki Grup Toplantısına ilçe yönetim kurulu üyesi arkadaşları ile birlikte katıldığını ve Genel Başkan Meral Akşener’in TBMM’deki Grup Toplantısında yaptığı konuşma hakkında açıklamada bulundu. Başkan Beşli, Genel Başkan Meral Akşener’in değindiği konular hakkında yaptığı değerlendirmede şu ifadelere yer verdi.

“ARTIK ZAMLA YATIYOR, ZAMLA KALKIYORUZ”

‘’Sayın Erdoğan ve olağanüstü ekonomi yönetimi sayesinde artık her yeni güne yeni bir zam haberiyle uyanıyoruz. Sabah ekmeğe zam, öğlen elektriğe zam, akşam doğal gaza zam. Gece yarısı benzine, mazota zam. Artık zamla yatıyor, zamla kalkıyoruz… 2.500 lira reva görülen emeklilerimiz Halk Ekmek kuyruklarında sıra bekliyor. Okula gidecek otobüs parası bulamayan gençlerimiz umutsuzluk içerisinde gün geçiriyor. Akşam evde ne pişireceğini bilemeyen anneler evine; et, süt, yağ, un hatta çocuğuna bez bile alamadığı için feryat ediyor. Milletimiz güvensizlik içinde yaşarken Sayın Erdoğan’a göre her şey yolunda. Milletimiz yoksullukla boğuşurken; 5 maaşlı, 10 maaşlı saray danışmanlarının keyifleri her zamanki gibi yerinde. Ülkede enflasyon makyajlı hâliyle bile %73 buçuk olarak açıklanırken beceriksizliğiyle göz kamaştıran Nebati Bakan çıkıp; ‘Biz bir yol ayrımına gittik. Enflasyonla büyümeyi tercih ettik. Bu sistemden dar gelirliler hariç üretici firmalar, ihracatçılar kâr ediyor.’ diyor. Böyle bir rezalet olabilir mi? Böyle bir pişkinlik olabilir mi? Yokluğa, yoksulluğa mahkûm ettiğiniz insanlarımızla bir de dalga mı geçiyorsunuz? ‘Dar gelirli hariç, diğerlerinin işleri yolunda.’ ne demek? Dar gelirli vatandaşlarımızı, vatandaştan saymayan böyle bir umursamazlık olabilir mi? Siz nesiniz o zaman? Bu sistem sizin tercihiniz değil mi? ‘Uçacak’ dediğiniz Türkiye böyle mi uçacak?’’ dedi.

“DAR GELİRLİYİ İKİNCİ SINIF VATANDAŞ, MEMURLARI İSE BÜTÇEYE YÜK OLARAK GÖRÜYORLAR”

"Başını, 'Enflasyon sorunu yok, hayat pahalılığı var' gibi, akıl dolu tespitlerle, piyasalara güven veren, Sayın Erdoğan’ın çektiği; Kabine'sindeyse; dar gelirli vatandaşlarımızı, düşünmediklerini itiraf eden, Nebati Bakan’ın olduğu, olağanüstü yetkin bir siyasi kadronun, milletvekillerinin de böyle konuşmaları, elbette şaşırtıcı değil. Hatırlarsınız, Ak Parti, bundan 20 yıl önce, 'Yolsuzlukla, yoksullukla, yasaklarla mücadele edeceğiz' diye yola çıkmıştı. Bugün ise, bu arkadaşlar, siyasi yolculuklarının son durağında, artık; dar gelirliyi ikinci sınıf vatandaş, memurları ise bütçeye yük olarak görüyorlar.  Milletimizi, akaryakıt için, duaya davet ediyorlar. Bizzat sebep oldukları ekonomik sıkıntılara, çözüm olarak da, milletimize şükretmeyi öğütlüyorlar. Nereden, nereye değil mi? Zihniyet böyle olunca da; çare olarak sundukları, sözde kurtuluş reçeteleri, sadece vatandaştan yandaşa servet aktarımına yol açıyor."

“KÖY OKULLARI YENİDEN AÇILACAK”

“YATIRIMLARIN İLÇEMİZE KAZANDIRILMASI İÇİN TEK YUMRUK OLACAĞIZ” “YATIRIMLARIN İLÇEMİZE KAZANDIRILMASI İÇİN TEK YUMRUK OLACAĞIZ”

Köy okullarına ilişkin; ‘’İYİ Parti olarak Allah’ın izni, milletimizin takdiriyle iktidara geldiğimizde ilk iş olarak taşımalı eğitim için harcanan parayla terkedilen köy okullarını yeniden tamir edeceğiz. Her birini teknolojik yönden iyileştireceğiz. Dahası yeni açacağımız köy okullarında bir yıl zorunlu anaokulu eğitimi de olacağı için en az 50 bin atanamayan öğretmenimizin atamasını yapacağız. Bu öğretmenlerimiz çalıkuşlarının yolundan ilerleyecek. Görev yerlerine gitmeden önce iyi bir hizmet içi eğitimden geçecek. Oryantasyonları tamamlanacak. Köylerde de her türlü olanaktan faydalanacak. Köy okullarını açtığımızda nitelikli fırsat eşitliğiyle çocuklarımızın öğrenme yoksulu olmalarının önüne geçeceğiz. Hiçbir çocuğumuzu geride bırakmayacağız. Doğdukları yeri bir dezavantaj olmaktan çıkaracak, köylerinde iyi bir eğitim almalarını sağlayacağız. Teknolojiyse teknolojiyi sağlayacak, laboratuvarsa laboratuvar kuracak; bilimsel ve beceri temelli eğitim vereceğiz. Köy okullarını açtığımızda; kız çocuklarımız okullarına devam edecek, erken yaşta evlendirilmeyecek. Kızıyla, erkeğiyle pırıl pırıl çocuklarımız meslek sahibi olacak. Doktor olmanın, öğretmen olmanın, mühendis olmanın hayaline ulaşacak. Köy okullarını açtığımızda unutturulmak istenen değerlerimize yeniden sahip çıkacağız. Köylerimizde yeniden İstiklal Marşı’mız okunacak. Andımızın gür sesi yeniden duyulacak. Millî bayramlarımız yeniden coşkuyla kutlanacak. Hiç merak etmeyin, çok az kaldı!’’ dedi.

"ÇİFTÇİYİ HİÇBİR ZAMAN DİKKATE ALMADILAR"

Hükümet tarım politikasında sınıfta kaldı. İktidarın çiftçinin durumunu merak etmediğini savunarak, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Türkiye'nin en büyük şanssızlığı, 20 yıldır geleceği planlayamayan vizyonsuz bir iktidar tarafından yönetilmesidir. İlk dönemlerinde yaptıkları birkaç iyi işi de tüketip, ülkenin kaderini getirip ucube bir sisteme bağladılar. Bu sistem yüzünden ülkemizi düşürdükleri çukurdan çıkarmaları imkansız. Çiftçiyi hiçbir zaman dikkate almadılar. Tarımı geliştirmek için kıllarını bile kıpırdatmadılar. Avrupa'nın en geniş tarım alanlarına sahip Türkiye'yi, tarımda ithalata muhtaç bir ülke haline getirdiler. Tarımda ithalata muhtaç, ekonomide yabancının parasına muhtaç, dış politikada ABD’ye muhtaç bir Türkiye. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin ülkemizi getirdiği nokta işte bu. Son 10 yılda çiftçi sayısı yüzde 38'e düştü. 400 binden fazla insanımız, toprak işlemeyi bıraktı. 2002'den bu yana tarım alanlarımızın yüzde 12'sini yitirdik. Tarımsal üretimde dünyanın en büyük ikinci ülkesi olan Hollanda kadar tarım alanını kaybettik dedi."