15 Mayıs 1999 tarihinde Havza'da geçirdikleri trafik kazası sonucunda dava arkadaşları Talha Özcan Eyüboğlu ile Ahmet Zahit Turhan'ı ile birlikte ebediyete irtihal eden Vakfıkebir ilçemizin yetiştirdiği önemli değerlerden Milli Gençlik Vakfı Genel Başkanı Adnan Demirtürk Kemaliye Mahallesindeki mezarı başında anıldı. Adnan Demirtürk’ün arkadaşları ve akrabaları kabrini ziyaret ederek dua ettiler.

ŞAKİR TARIM’IN KALEMİNDEN ADNAN DEMİTÜRK

Vakfıkebir'in sevilen bir ailesinin çocuğu! Babası Mustafa Bey, Adnan 13 yaşındayken vefat etti. Ticaret Lisesi mezunu! Okulda zekâsı, çalışkanlığıyla tanınırdı. O yıllardaki popülaritesi sebebiyle sol grupların etkisinde kaldı. Fakir Baykurt, Yaşar Kemal gibi yazarları okudu. Fakat hep arayış içindeydi.

Okulları birincilikle bitirdi. Fen Bilgisi öğretmeni İrfan Kaya Adnan Demirtürk’ü anlatır: “Korkunç bir zekâsı vardı. O dönemde Cumhuriyet gazetesi okurdu. Onun solculuğu materyalist bir solculuk değildi. Maneviyatı yüksekti.”

VİCDANINIZ SIZLAMAYACAK MI? VİCDANINIZ SIZLAMAYACAK MI?

Liseyi bitirince Ankara Üniversitesi’ni kazandı. Siyasal Bilgiler Fakültesi’nin Vakfıkebirli ilk öğrencisi oldu. Ankara’da öğrenci ve gençlik hareketleriyle yakından ilgilendi. Bir vesileyle Şevket Kazan Bey’le görüştü. Şevket Bey, Demirtürk’ün farklılığını gördü. Onu Erbakan Hoca’nın bir programına götürdü.

Adnan Bey, Erbakan’ı sorularıyla sıkıştırmak için gidiyordu. Hoca’yı dinlerken hiç beklemediği müstesna fikirlerle karşılaştı. Her cümlesine dikkat kesildi. Samimiyet ve çözümleri karşısında nutku tutuldu. O kadar ki; “Erbakan Hoca konuşurken bir ayağımı diğerinin üzerine koyamadım” der.

Aradığını bulmuş; gül bülbülüne kavuşmuştu. Erbakan’ı “lider” olarak benimsedi. Tuttuğu eli bir daha bırakmadı. Ara vermeden, o günden itibaren Milli Görüş çalışmalarında görev aldı. Çevresini bu yola teşvik etti.

Planlı ve sistematik çalıştı. Okuyor, düşünüyor, yazıyor; durmak, yorulmak bilmeden çalışıyordu. Milli Görüş davasından uzak geçen yıllarını telafi etmek isteyen yüksek bir çalışma temposu içine girdi.

1989 seçimlerinde Refah Partisi’ne Genel Merkez Seçim Karargâh Başkanı aranıyordu. Dursun Ali Düzenli, Erbakan’a Adnan Demirtürk’ü önerdi. Genel Merkez kadroları Adnan Bey’i yeterince tanımıyordu. Karargâh Başkanlığı, seçimlerin en temel göreviydi. Teşkilatları iyi tanımayı gerektirirdi. Demirtürk’ten “çalışma sistematiği” brifingi istediler.

24 yaşındaki “genç” karşılarındaydı. Dosyaları ve sinevizyonuyla gelmişti. Çalışma planını o kadar güzel anlattı ki, “Bu kardeşimiz daha önce neredeymiş?” diyenler oldu. Aldığı görevi en güzel şekilde yürüttü.

Vakfıkebir’de, Trabzon’da, Ankara’da pek çok görevler verildi kendisine. Tam bir görev adamıydı. Görev verilince, “Baş üstüne, emredersiniz, hemen, derhal” benzeri ifadeler kullanır; gecikmeden işe koyulurdu.

1997’de, 17 yıl Milli Gençlik Vakfı görevini fedakârca yürütmüş Nevzat Laleli Ağabey “görev değişikliği” istedi. 28 Şubat sürecinin netameli günleriydi. İstişareler yapıldı. Sıkıntılı dönemde bu çok önemli görevi kim yapabilirdi? Adnan Demirtürk’te karar kılındı. 6 Eylül 1997’de yapılan Genel Kurul’da Milli Gençlik Vakfı Genel Başkanlığı’na seçildi.

İlk günden işe başladı. Dönemin baskısıyla sivil kuruluşlar kabuğuna çekilmişti. Ortada MGV’den başkası görünmüyordu. Demirtürk, bunları dikkate alan planlamalar yaptı. Bölge başkanlarını toplayarak istişare etti. İlk Bölge ve Şube Başkanları Toplantısı’nı Konya’da gerçekleştirdi. Teşkilatlarını motive etti. Yeni dönemde, “Kader birliği, gönül seferberliği yapılarak, ağız tadıyla çalışılacağını” açıkladı.

“En büyük emniyet çalışmaktır” diyor; toplantılarını en görülebilir yerlerde yaparak, “Görevimizin başındayız” mesajı veriyordu.

Adnan Demirtürk, Ankara Siyasal’da okurken Milli Görüş davasını bizzat liderinden öğrenmişti. Aslolan davanın bilinmesiydi. Türkiye ve insanlığın buna çok ihtiyacı vardı. Hayatını, Milli Görüş davasını tanıtmaya adadı.

Okulunu bitirince, çevresi onun “kaymakamlık sınavları”na girerek yükselmesini istiyordu. O ise, görevin gerektirdiği işler arasında davasını anlatmaya vakit bulamayacağını düşündü. Vakfıkebir’de, “Maddenin manaya hizmeti” anlayışıyla “Selam Muhasebe Bürosu”nu açtı. Hem geçimini sağlıyor, hem de davasının yaygınlaşmasında gençlere ağabeylik yapıyor; geleceğin kadrolarını yetiştiriyordu.

1995 seçimlerinde arkadaşları onun milletvekili adayı olmasını istedi. İtiraz etmedi. Karlı bir günde, uzak köylerde seçim çalışması yapıyorlardı. Radyodan aday sıralamasını dinlediler. Trabzon’dan 8 milletvekili çıkacaktı. Adnan Bey 8. sırada olduğunu öğrenince kenara çekildi. “Yarabbi! Sana şükürler olsun, davam için çalışmaya devam edebileceğim” diye dua etti. Birinci sıradaymış gibi seçim çalışmalarına sarıldı.

Adnan Demirtürk farklı bir insandı. Davası onun her şeyiydi. Bu uğurda canla başla çalıştı. Çalışma arkadaşlarına örnek oldu. Bu davanın başında olmakla peşinde olmak arasında fark olmadığını gösterdi.

19 yıl önceki 15 Mayıs 1999 vuslat günüydü. Bir dizi program sonrası Samsun’dan Ankara’ya dönerken, Havza civarında geçirdikleri trafik kazasında 2 arkadaşıyla birlikte Hakk’a yürüdüler. Allah, Adnan Demirtürk (34), Talha Özcan Eyüpoğlu (25), Ahmet Zahit Turan (24) kardeşlerimi Peygamberimize (S.A.V.) komşu eylesin!