Bu günlerde kova, kutu ve sepetlerini ellerine alan yaylacılar, sabahın erken saatlerinden itibaren yaylaların serin ve temiz havasında bu lezzetli meyveleri topluyor. Toplanan çilekler yalnızca taze tüketilmekle kalmıyor, aynı zamanda reçel, marmelat ve pekmez gibi geleneksel ürünlere dönüştürülerek kış hazırlıklarının vazgeçilmezleri arasında yer alıyor ve sofraları süslüyor.

ALMANYA EMEKLİSİ EBEDİYETE UĞURLANDI
ALMANYA EMEKLİSİ EBEDİYETE UĞURLANDI
İçeriği Görüntüle

Yayla Mutfağının Zenginliği ; Şalpazarı mutfağı, yüzyıllardır süregelen geleneksel tatlarıyla bölgenin kültürel mirasını yaşatıyor. Mısır ekmeği, lahana çorbası, tereyağlı mıhlama, yağlı bişi, keşkek, Ağasar balı, armut balı ve karalahana sarması gibi lezzetlerin yanı sıra; çoban çileğinden yapılan reçel ve şuruplar da sofralara ayrı bir renk katıyor. Özellikle kış aylarında bu ürünler hem doğal vitamin deposu olarak hem de yöresel tat olarak tercih ediliyor.

Si s Dağı Yaylası’nda yaylacılık yapan Hanım Bektaş, çalı çileğinin bu bölgede yayla kültürünün vazgeçilmez bir parçası olduğunu vurgulayarak şunları söyledi: “Sonbaharın gelmesiyle kendiliğinden yetişip olgunlaşan bu çalı çilekleri doğal ve organik olması sayesinde yıllardır hem kültürümüzü yaşatıyor hem de sofralarımıza zenginlik katıyor. Biz bu çalı çileğini çocukluğumuzdan beri bu zamanlarda toplayarak mutfağımızda farklı şekillerde kullanıyor, sofralarımızda tüketiyoruz.”

Ekonomiye Katkı Sağlıyor; Şalpazarı yaylalarında yetişen çoban çileği ve benzeri ürünler, son yıllarda pazarlarda da ilgi görmeye başladı. Yöre halkı, topladığı bu meyveleri kent merkezlerindeki pazarlarda satarak aile bütçesine ek gelir sağlıyor.

Böylece hem doğanın sunduğu bu mucizevi ürünler değerlendirilmiş oluyor hem de bölge ekonomisine canlılık kazandırılır.

Doğanın eşsiz güzellikleriyle harmanlanan Şalpazarı yöresi ve yaylaları, yalnızca manzarasıyla değil, zengin mutfak kültürü ve doğal ürünleriyle de Karadeniz'in saklı hazinelerinden biri olmaya devam ediyor. HABER; MUSTAFA ÖZCAN