İlkbaharın müjdecisi olarak bilinen “Cemre”lerin birincisi 20 Şubat’ta havaya düştü. Artık havalar daha da ısınacak.

Cemre; İlkbahara doğru, önce havaya, sonra suya ve nihayet toprakta 7’şer gün arayla meydana gelen bir sıcaklık yükselişidir. Cemre yanmış kömür parçası, kor anlamına gelir. Cemrelerin düşmesi kasım günlerine göre olur.  1. Cemre Kasım’ın 105.inde yani 20 Şubat’ta havaya, 2. Cemre 112’sinde yani 27 Şubat’ta suya, 3. Cemre ise 119’unda yani 6 Mart’ta toprağa düşer. Dün 1. Cemre havaya düştüğü gün olan Kasım’ın 105 günüydü. Cemreler havaların sınmaya başladığının ve kışın soğuk günlerini, geride bırakmak üzere olduğumuzun müjdecisidir.   Cemre anlamı sözlüklerde kor yani ateş olarak geçmektedir. Arapça kökenli bir kelimedir. Halk arasında havaların ısınmaya başlaması olarak bilinir. Böylece halk arasında Hıdırellez kutlanmaya başlar. Cemre sıcaklıkların yükselişi olarak bilinir. Kış mevsiminin bittiğini, baharın geldiğini belirtir. Çok eskiye dayanan cemre 7 gün aralıklar ile gerçekleşir. İlk olarak havaya, daha sonra suya ve toprağa düşer. Cemrenin her düşüşünde havalar ısınmaya başlar ve insanlar bu ısınan havayı hisseder. Her cemrenin düşüşü ile havalar ısınmaya başlar. Cemreler arasındaki sıcaklıklarda düşüş görülür. Bu da cemrenin havanın aşağıdan değil, yukarıya doğru ısındığını gösterir. Cemre kelime karşılığı kor halinde yanan ateş anlamına gelmektedir. İslam dinindeki anlamı ise Müslümanların hac esnasında Mina vadisinde attıkları taşların yığını demektir. Türk Edebiyatında divan şairleri cemre geldiği zaman önemli kişilere yazdıkları övgü şiirleri de Cemreviye olarak bilinir. Cemre meteorolojik bir olaydır. Takvimlerde bahardan önce 7 gün ara ile havaya, suya ve toprağa düşer. Cemre sıcaklık yükselmesi olarak tanımlanır.

CEMRE OLAYININ TARİHÇESİ

Cemre düşmesi olayı eski zamanlarda Arap halkından ortaya çıkmış bir hava olaydır. Arap halkı sıcak aylarda yüksek yerlerde yaşamaya başlardı. Soğuk havalarda ise alçak yerlerde yaşamlarını sürmüşlerdir. Genellikle düzlük yerler tercih edilmiştir. Bu düzlüklerde orta bölümlerinde çadırlar kurulmuştur. Hayvancılığın yaygın olduğu bu dönemde hayvanları çadırlardan uzak kalmaması amacıyla çadıra yakın yerlerde bulundurmuşlardır. Kış mevsiminin gelmesi ile çadıra yakın yerlerde 3 ateş yakılır. Bu ateşler farklı sebeplerden yakılmaktadır. Birinci ateş insanlar için, ikinci ve üçüncü ateş ise hayvanlar için yakılmaktadır. Havaların ısınmaya başlaması ile ateşler teker teker söndürülür. Böylece bu hava ısınması olayına cemre düşmesi denir.

CEMREYE ÖZGÜ BAZI RİTÜELLER

Prof. Dr. Abdulkadir Emeksiz, cemrenin çiftçilerin tarımsal faaliyetlerinde önemli yer tuttuğunu vurguladı. Isınmayan toprağa atılan tohum yeşermeyeceğinden, çiftçilerin tohum ekmek ya da bağ sürmek gibi işlere başlamak için cemrenin düşmesini beklediklerini belirten Emeksiz, cemrenin düştüğü tarihlere ilişkin bazı ritüelleri de şöyle anlattı: "Rize halkı cemre düştüğü zaman çocuklarına çarık giydirmezdi. Ege Bölgesi'nde koç ve teke katımı, üçüncü cemrenin düşüşü hesaplanarak yapılırdı. Yeni doğan yavruların aşırı soğuktan etkilenip ölmemeleri için koyun ve keçilerin doğurma zamanı üçüncü cemrenin düşüşüne denk gelecek şekilde yapılırdı. Orta Rodop bölgesindeki Türk köylerinde yaşayan yaşlılar arasında cemreyle ilgili birtakım inanış ve uygulamalar halen varlığını korumaktadır. Buradaki halk; kışın ve karın 'kendini unutan tembel bir nesne' olduğuna inanmaktadır. Eskiden ailedeki en yaşlı kadın cemrenin düştüğü gün ateşteki külleri bir kaba doldurup avludaki karın üzerine daire şeklinde serpermiş. Daha sonra insanlar, cemrenin düştüğü gün karla buzla kaplı yollara kül, kum ve çakıl dökmek yerine ot, çöp, çiçek kırıntıları serpmeye başlamışlardır. Bu uygulamaları yapanlar Toprak Ana'ya 'Ağaçlar, otlar ve çiçekler sana dönüş için hazır' dediklerini belirtirler."