Dr. KARA ÖĞRETMENLERİ BİLGİLENDİRDİ
Vakfıkebir Sağlık Gurup Başkanı Dr. Tuğba Kara, 2015-2016 Eğitim-Öğretim yılının ilk yarısında ilçedeki anasınıfı ve ilköğretim 1.sınıf öğrencilerinden 503 tanesine diş taraması yapıldığını söyledi.
Dr. Kara, Vakfıkebir Halk Eğitimi Merkezi Müdürlüğü Çok Amaçlı Salonu’nda ilkokul ve anasınıfı öğretmenleriyle bir araya geldi. Kara, diş taraması sırasında yaptıkları çalışmaları anlatarak, “
Önce ağızlarındaki dişlerinin kalıcı dişleri mi yoksa süt dişleri mi olduğunu tespit ettik. Bu dişlerinin içinde çürük olan, tedavi uygulanan ya da çekilmiş olanlarının muayenelerini gerçekleştirdik. Ayrıca florür uygulamamıza izin veren 169 ailenin çocuklarının dişlerine florürlü vernik uygulayarak çürükten korumayı sağladık. Eğitim- Öğretim yılının ikinci yarısının başlamasıyla birlikte bu çalışmamızı yenilemeyi ve ulaştığımız sayıları arttırmayı hedefliyoruz” dedi.
KARA: “FLORÜR DESTEĞİ ÇOK ÖNEMLİ”
Pek çok ülkede olduğu gibi ülkemizde de yüksek oranda görülen ağız- diş hastalıkları oluşmadan önlenebilen hastalıklar grubuna girdiğine vurgu yapan Dr. Kara, “Genel sağlığın bir parçası olan ağız- diş sağlığı yaşamsal fonksiyonların korunması ve yaşam kalitesinin devamı açısından büyük önem taşımaktadır. Bu noktada Dünya Sağlık Örgütü “okul tabanlı koruyucu programları” önermektedir.
Çünkü; en fazla çocuğa, en kolay ve en etkili biçimde ulaşılabilecek en uygun yer okullardır. Tüm dünyada çocukların ortalama %80’i ilkokula devam etmektedir. Bireylerde doğru tutum ve davranışların şekilleneceği, çocukluktan adolesan çağa kadar olan en önemli dönem okul yıllarını kapsamaktadır. Özellikle sosyo-kültürel ve ekonomik şartlar nedeniyle yüksek çürük risk grubundaki bir çok çocuk için ağız- diş sağlığı eğitimi alabileceği ve diş hekimi ile tanışabileceği yegane yer okul olabilmektedir. Öğrenciler için önemli bir rol-model olan öğretmenler uygun bir eğitimle ağız- diş sağlığı eğitiminde çok önemli bir rol oynayabilmektedirler. Bu nedenle ülkemiz için de özellikle okullar aracılığıyla sunulan ağız- diş sağlığı eğitimi ve florür desteği içeren koruyucu uygulamalar çürük oluşumunun önlenmesi bakımından çok önemlidir” şeklinde konuştu.
“FLORÜR KEMİK VE SERT DOKULARDA BİRİKİR”
Florürün yeryüzünde yaygın olarak bulunan bir mineral olduğuna dikkat çeken Başkan Kara, “ Bazı su kaynakları ve gıdalarda da florür bulunmaktadır. Flor iyonu vücutta en çok kemik ve diş gibi sert dokularda birikmektedir. Florürler uzun yıllardır koruyucu diş hekimliği alanında kullanılmakta olup, sistemik yollarla alınan florürlerin minimal etkisi varken, asıl etkisi yerel uygulamalarla oluşmaktadır.
Florür dişler üzerindeki ‘Mine’ tabakasının oluşumu sırasında minenin sağlıklı gelişmesini, iyi mineralize olmasını sağlayarak, çürükten korunma açısından kaliteli bir mine oluşumuna katkıda bulunur. Diş yüzeyinde biriken ve gıda artıkları ile bakterilerden oluşan mikrobiyal dental plak üzerinde zararlı asit oluşumunu önleyici etki gösterir. Minenin çözünürlüğünü azaltarak, kendini tamir etmesini destekler. Florür, dişlere sürdükten sonra yerel yolla etki eder. Bu etki, florürlü macunlar, florürlü ağız çalkalama suları (gargaralar), florürlü jeller ve florürlü verniklerle elde edilebilir” dedi.
“OKUL PROGRAMLARINA UYGUNDUR”
Okul tabanlı koruyucu programlar sırasında florürlü vernik uygulaması yaptıklarının da altını çizen Dr. Tuğba Kara, “Florürlü vernik yani cilalar, ilk olarak florürün diş yüzeyine daha uzun süre temasını sağlamak üzere geliştirilmiş ürünlerdir. Ancak bu süreçte florür verniğin tükürükle de etkileşime geçerek mine üzerinde CaF2 tabakası oluşturduğu ve yavaş salınan depo florür görevi gören bu tabakadan, plak pH’sı düştüğünde florür iyonu salındığı tespit edilmiştir. Aynı zamanda yüksek miktarda florür içeren vernikler erken teşhis edilen beyaz lezyonlarda demineralizasyonu azaltarak, remineralizasyonu desteklemektedir. Florür Vernik, 6 yaş altındaki çocuklarda da güvenle uygulanabilmektedir. Klinik dışında da uygulanabildiğinden, okul programlarına uygundur. Başta Kanada ve Kuzey Avrupa Ülkeleri olmak üzere bir çok ülkede uygulanmaktadır. Çürük oluşumunu %30-40 oranında azalttığı gözlemlenmiştir” ifadelerine yer verdi.
Bunlar da ilginizi çekebilir