ERKEKLERİN HAKLARI VE TOPLUMSAL ALGILAR

Boşanma davalarında nafaka ve tazminat taleplerinin nasıl belirleneceği Türk Medeni Kanunu’nun 174 ila 178. Maddelerinde açıklanmıştır.

Kanun koyucu, nafaka konusunda cinsiyet ayrımı yapmamış olmakla beraber boşanan eşlerden herhangi birinin kanundaki şartları taşıması halinde nafaka alacaklısı olabileceğini belirtmiştir. Ancak ataerkil toplum yapımızda, kadının rolünün baskın olarak ev hanımı olması nedeniyle gelir getiren bir işte çalışmıyor olması, gelir sahibi olan tarafın genellikle erkek olması gibi nedenlerle, nafaka alacaklısının yalnızca kadın olabileceği yönünde algı oluşmuştur. Değişen ve gelişen dünyada kadınlar da gelir sahibi olmaya başlamıştır. Bu nedenle nafaka alacaklısının nasıl belirleneceğinin belirtilen kanun maddeleri çerçevesinde açıklanması gerekir.

Türk Medeni Kanunu’nun 175. Maddesi; “Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir.

Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz.” Şeklindedir. Yasa uyarınca boşanan taraflardan birinin nafaka alması üç şarta bağlanmıştır. 

1) Nafaka Talep Eden Kişinin Boşanma Yüzünden Yoksulluğa Düşmesi Gerekir.

Burada yoksulluktan anlaşılması gereken husus, nafaka isteyen tarafın boşanma sonrasında ekonomik olarak daha kötü bir pozisyona düşüyor olmasıdır. Yasanın belirttiği yoksulluk; nafaka isteyen tarafın evliyken sahip olduğu ekonomik durumu boşandıktan sonra sürdüremeyecek olmasıdır.

Burada esas dikkat edilmesi gereken husus; tarafların boşanmadan önce ve boşanmadan sonra sahip oldukları ekonomik durumdur.

2) Nafaka İsteyen Tarafın Daha Az Kusurlu Olması Gerekir.

Nafaka, kadın veya erkek fark etmeksizin talep edilebilmektedir. Ancak nafakaya hükmedilebilmesi için yasada aranan şartlardan birisi de nafaka isteyen tarafın, karşı taraftan daha az veya eşit kusurlu olmasıdır.

3) Talep Edilen Nafakanın Karşı Tarafın Mali Gücü Oranında Olması Gerekir.

Nafaka, sabit bir rakama bağlanması mümkün olan bir koruma amacı değildir. Bu nedenle her dava noktasında özel şartlara göre belirlenmesi gerekir. Kanun koyucu nafakanın, karşı tarafın mali gücü nispetince belirleneceğini hükme bağlamıştır.

Örnek vermek gerekirse, şirket sahibi olan ve aylık geliri çok yüksek olan bir kişi ile asgari ücretle çalışan bir kişinin vereceği nafaka miktarları aynı olmayacaktır. Ancak belirtmek gerekir ki; bir kişinin asgari ücret alması da onun nafaka vermemesi için gerekçe oluşturmamaktır. Kişinin geliri asgari ücret düzeyinde olsa dahi nafaka yükümlüsü olabilecek ancak vereceği nafaka, geliriyle orantılı olacaktır.

Ayrıca nafaka miktarının bir kere belirlenmesi nafaka miktarının sürekli olarak aynı düzeyde kalması gerektiğini de göstermemektedir. Kanunda öngörülen şartların gerçekleşmesi halinde nafaka miktarının artırılabilmesi yahut azaltılabilmesi mümkündür. Yıllık belli bir oranda artış olması da mahkeme kararında yer alabilir. Yine aynı şekilde kanunda belirlenmiş hallerde nafakanın kaldırılması da gündeme gelebilecektir.

Nafaka Hükmü ve Ödeme Şekilleri

Bu husus Türk Medeni Kanunu’nun 176. Maddesinde belirlenmiştir. Buna göre, “Maddî tazminat ve yoksulluk nafakasının toptan veya durumun gereklerine göre irat biçiminde ödenmesine karar verilebilir.Manevî tazminatın irat biçiminde ödenmesine karar verilemez.

İrat biçiminde ödenmesine karar verilen maddî tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü hâlinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi hâlinde mahkeme kararıyla kaldırılır.

Tarafların malî durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hâllerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir.

Hâkim, istem hâlinde, irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddî tazminat veya nafakanın gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir.” Şeklindedir.

Madde gereğince; tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde nafaka miktarının azaltılmasına veya artırılmasına karar verilebilecektir. Örneğin nafaka yükümlüsünün iflası, işten çıkartılması gibi durumlarda nafaka azaltılabilecekken, nafaka yükümlüsünün maddi gelirlerinin artması halinde ise nafakanın arttırılması gündeme gelecektir.

Bununla birlikte; taraflardan birinin ölümü, nafaka alacaklısının yeniden evlenmesi veya evlilik olmaksızın fiili olarak evli gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması veya haysiyetsiz hayat sürmesi hallerinde nafaka yükümlülüğü mahkeme kararı ile ortadan kaldırılabilecektir.