Dağların Neşesi Kalmadı Seneye Ya Nasip-Üçüncü Bölüm-EĞEREK

Değerli okuyucularımız bizler İlçemizin ve değerli eş dost hısım akrabalarımız Karadeniz Bölgesinin Sahil kesimlerinin aksine İç kısımlarda bulunan İlçelerde ikametimiz idame ettirmeye devam ederiz. Geçtiğimiz hafta Karadeniz Bölgesindeki bulunan Yaylalara bir ziyarette bulunmuş burada bulunan dostlarım ile hasbihal etmiş bu izlenimlerimi de kaleme almıştım. Takdir edersiniz ki günümüz şartlarında artık eskisi gibi kimse de okuma alışkanlığı kalmadı bir haber ya da bir makalenin ilk bölümünü okuyup devamını okumaz olduk. Gazeteler ve dergiler teknolojiden önceki dönemlerdeki kadar okunmaz takip edilmez olduğundan geçtiğimiz haftaki köşe yazı izlenimlerime ‘’Üçüncü Bölüm İle’’ devam ediyorum.

Loru Kayası Adeta Bir Efsane Tahtası Gibi; Kızılüzüm yaylasının sınırları içinde bulunan loru kayası güzergâhında olan bir yayla, Çatma da bulunan bir mağaradan buraya bir bağlantı olduğu söyleniyor. Bu alan uzun bir mesafeli vadi biçimlidir ama henüz kanıtı yok bu kayanın üstünde 3 tane mağara var.

Loru Kayası İçi Üç Gizemli Bölümden Oluşuyor; Mağaraların bir tanesinin konaklamaya müsait alanı var diğer mağarada ise Osmanlı tuvaletlerine benzeyen tuvaletlerden var, üçüncü mağarada ise bir rivayete göre bir mescit olduğu söyleniyor.

Loru kayasının gezenlerin anlatımlarını sizlere aktarıyorum. Dikkatli bakıldığında kubbeye benzer bir yapı vardır, ama buda bir rivayettir. Duvarlar da ve ayak izine benzeyen izler var. bunlar taş devrindeki insanların duvarlara çizdiği resimler olabilir. ya da aşınmayla meydana gelmiş olabilir.

Loru Kayası Her Yıl Küçülüyor; Yüzyıllardan beri günümüze kadar gizli mabedini koruyarak bu günlere gelen Loru kayası çıplak gözle bakıldığı zaman bu kayanın her sene küçüldüğü görülüyor. Erozyon ve yıldırım gibi olaylar nedeniyle kırılmalar meydana geliyor. Buranın aşağısında 4 köyün (Akçiriş,Üzümözü,Çarlaklı,Çıtlaklı) yaylası olan Kızılüzüm yaylasının bir bölümü var.

Araç Yokken Buralara Katırlarla Yayla Yükü Gelirdi; Günümüz yaylacılarının yaylada bulunan yayla sakinlerine ulaşım aracı icat olmadığı yıllarda Yayla da bulunanlara gıda maddesi gönderildiğinde Kızılüzüm obasının merkezi olan eğrek toplanılır ve köyden yaylaya gelen yükleri alırlar ve köyden yaylaya gönderilen erzak çantasını alanların arasında bulunan çocukların sevinçlerini anlatmak mümkün olmaz. Ancak her ailenin durumu iyi olmadığından yaylaya gıda gönderemiyor.

Tam da Bu Sırada İmdada Hayırsever Katırcı Yetişiyordu; Yaylada bulunan yayla sakinlerine ne geldiyse kendisinde bulunan çocuklara dağıtarak onların tebessümlü yüzünü güldürmesini bildiğini belirterek bu söyleşiye son verdik.

Yayla olarak kullandıkları Gümüşhane Kürtün İlçesine bağlı Yücebelen eteklerine kurulan ve Şalpazarı’nın Akçiriş, Çarlaklı, Üzümözü ve Beşikdüzü’nün Çıtlaklı mahallesinin toplu ‘’Kızılüzüm’’ obasına gelerek çocukluk çağında yöreye özgü kara lastikle top oynadığı Su akarların bulunduğu alana çamurdan gölet yaparak doğal yaşam alanlarında top oynayarak akşam olunca da Oba sakinlerinin buluşma yeri olan sosyal mekanı misali ‘’Eğrek’’ sohbet buluşmalarına bu sefer oğlu Çağatay ile beraber katılarak Babasına dededen bırakılan mirasın devamını sağlamaya çalıştığını belirtti.

Kızılüzüm Obasındaki Eğrek Şimdiki Sosyal Medya Buluşma Ekranıdır;

Kızılüzüm Obasındaki gençler gün boyu aile büyüklerinin verdikleri günlük işleri yerine getirdikten sonra akşam olunca Obanın bu toplanma merkezi olan C şeklindeki kenarları hafif yükseltili sohbet odası ya da günümüzdeki teknoloji sosyal medya ekranı diyelim bu yaylada bulunan gençlerin isimleri bizlerde saklı kalmak şartıyla izlenimlerini siz değerli okuyucularımız ile paylaşıyorum. Eskiden dere gözünde çimen bitmezmiş top oynamaktan, şimdi çimenden yürüyemedim. Mezarlığın altında, arabayla kayardık. yakıtımız vardı. tereyağı sürünce ralli yapardık, kızarlardı bize ot bitmiyor diye. Ne maç yapardık ya ya rahmetli babaannem ismimi her yerden duyururdu, ey gidi eski insanlar mekanları cennet olsun ben 1971 doğumluyum çok iyi zamanda doğmuşum diye düşünüyorum. Hem elektriğin bile olmadığı, otantik yokluklar içinde yaylacılık yaptık. Hem de bugünleri gördük. Aslında her şey var gibi ama yaylacılıkla ilgili hemen hemen hiçbir şeyin olmadığı günleri. ( Bu günler, abartı, şatafat, gösteriş meraklısı garip tipler, elektrik, muhabbeti bitiren tv. herkes kabuğunda, yardımlaşma yok, koyun yok, inek babam ve birkaç kişi de kalmış, millet birbirine küs vs)

Biz perşembe günleri akşam üstü, yayla uşakları olarak Aptallı Aslan'ının kamyonuyla köyden gelecek meyve, sebze çuvalını bekleyerek büyüdük.

Boklu kayada her çuval tartılır, üzeri tek tek okunarak dağıtılırdı. Neredeyse soluksuz, sessizce babamızın isminin okunmasını beklerdik. İsmin okunması demek meyve demek, elma, armut, erik, sebze demek. İsminin okunmasının travması anlatılamaz çok acı bir duygudur. Onu ancak o zamanın yayla uşakları bilir. Şu an yine boğazım düğümlendi.

Ama o dostluk ve arkadaşlıklar, yayla töre ve gelenekleri yok mu her şeyin ötesindedir. Çay çok kıymetliydi. Uşaklarla onlara çok sık giderdik evde büyükler olmayınca sigara çayla çok sarıyordu

Dere gözünde top oynar, göl yapar yüzer, Goryana öküzlerine biner, ayaklarındaki nallarını sökerdik. Arpa, buğday için çift sürdüklerinden ayakları hep nallı olurdu.

Sonra Gara çukurdan beyaz bir at gelirdi, bizim katırların yanına. Uzun meydanda ona da çok bindik

Sonra kayma arabası yapmak çok özel bir işti. Nenemden tereyağlı ekmek ister, ekmeği kuru yer yağını iyi kaysın diye tekere sürerdik.

Vermeye kaçak yüzmeye gitmeler, Cuma günleri Davşandere'den yukarı 2 saat yürüme Kadırga'ya gidip dönmeler, o yolculuktaki muhabbetler anılar çok özeldi. Kuzu katımı ve güzün koçların ayrılması ve koç dövüştürme lerimiz.

Dövüş demişken, Silfe uşakları ile küçük sürtüşmeler imizi anlatamıyorum. Güzel dostluklarımız da oldu. Şimdi hepsi çok iyi arkadaşlarım.

Daha neler, neler kitap yazayım da oradan okursunuz:))

Aklıma şimdi bir sürü anı, olay var. Onları da başka sefere yazarım.

Biraz duygulu oldu, bir çırpıda yazdım ama kusura bakmayın başınızı ağrıttım diyor değerli Kızılüzüm Obası genç yeteneklerimiz. Bu yazıları kaleme alarak siz değerli okuyucularımız ile paylaşmak istedim Bizim de bir yaylamız olduğunu herkes bilsin diye.