İYİ Parti Trabzon Milletvekili Hüseyin Örs, Büyükliman Postası Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Ahmet Kamburoğlu’nun sorularını açıklayarak, gündeme dair çarpıcı açıklamalarda bulundu.



Milletvekili Hüseyin Örs; “Sizlerin aracılığı ile Büyükliman bölgesinde bizleri izleyen Vakfıkebirli, Çarşıbaşılı, Tonyalı, Şalpazarılı, Beşikdüzülü, Trabzon’daki tüm hem şehirlerime ve yayınınızın tüm Türkiye’de ve dünyada izlendiğini biliyorum. Bizi izleyen herkese selamlarımı saygılarımı sunuyor. Hayırlı ramazanlar diliyorum. Bu ramazan eski ramazanlara göre Virüs nedeni ile tatsız tuzsuz geçiyor. Bizler gelenek göreneklerimiz icabı hep birlikte iftar programlarında bir arada olmayı seven bir toplumuz. Ama maalesef bu süreçte bu örf ve adetlerimizden uzak kaldık. Cenazelerimize bile pandemi dolayısı ile katılamıyoruz. İnşallah bu illetten kurtuluruz yine eskideki gibi bir arada olmanın mutluluğunu yaşarız.”

“AKSOY ve TURUPCU’NUN ANISI YAŞATILMALI”
Kamu-sen ve Türk Eğitim-Sen‘in şube başkanlığı, öğretmenlik ve dairecilik görevlerinde bulunmuş benimde sevdiğim sağdığım Beşikdüzülü ağabeyimiz Hasan Uzun’a Allah’tan rahmet diliyorum. Ayrıca çok yakında bir zamanda kaybettiğimiz Vakfıkebirli değerli büyüğümüz karikatürist ve yazar Hikmet Aksoy ağabeyimize de Allah’tan rahmet diliyorum. Merhum Aksoy sadece Vakfıkebir ilçemizin değil Trabzon’un ve Türkiye’nin bir değeri idi. Gazeteci yazar-karikatürist özelliklerini kendi üzerinde taşıyan nadide bir değerimiz idi. Birçok esere sahip dünyanın tanıdığı bir merhum şahsiyeti Vakfıkebir’de yaşatmak en doğru düşünce olur diyorum. Hikmet Aksoy adının bir yere verip yaşatılması en doğru karar olur. Ayrıca yine bir süre önce vefat eden yine Vakfıkebir ilçemizin bir değeri olan gençlerin sevgilisi haline gelen Mustafa Turupçu’nun adının da Gençlik Merkezine veya Spor Merkezi’ne verilip yaşatılması doğru kararlardan biri olur düşüncesindeyim. Her iki değerimize de Allah’tan rahmet diliyorum. Bunlarla ilgili herhangi bir girişimde olur ise cani gönülden destek vermeye de hazırım. Bunun da bilinmesini isterim.

“İKTİDARIN KRİZ YÖNETİMİNDEKİ İDARİ EKSİKLİĞİ VE ACEMİLİKLERİNE ŞAHİT OLDUK”
Bu pandemi konusunu 2 noktada değerlendirmenin doğru olacağını düşüncesindeyim. Birincisi, doktorlarımız başta olmak üzere korona virüse karşı verdikleri mücadele. İkincisi de, hükümet tarafından alınan idari önlemlerin zamanlaması ve uygulanması. Vatandaşa olan olumsuz ekonomik etkilerin minimize edilmesi ve açıklanan ekonomik paketin içeriği virüse karşı mücadele de en ön safta mücadele eden sağlık çalışanlarımızı başta olmak üzere güvenlik güçlerimiz belediye görevlilerimizi sivil toplum örgütlerimiz, Vefa gruplarındaki kardeşlerimiz ve vatandaşlarımız büyük bir fedakârlıkla mücadele ettiler. Hepsine teşekkürlerimi ve şükranlarımı sunuyorum. İyi ki varlar diyorum. Hükümetin ise alınan önlemlerde ve uygulamasında ayrıca ekonomik paketlerin açıklanıp krizi yönetme galibiyetinin eksik olduğunu gözlemledik. Ekonomik destek boyutunda alınan önlemlerin zamanlaması ve uygulanmasında ise aynı başarıyı gösterdiğimizi söyleyemem. Korona virüsle alakalı çalışmaların yapılmasını mecliste ilk gündeme getiren parti biziz. Yani İYİ Partidir. 30 Ocak 2020 günü İYİ Parti grubu olarak bu pandemi sürecinin geleceğini ve bununla ilgili bir takım tedbirler alınması gerektiği konusunda hem iktidarı hem de diğer siyasi partiler neler yapabilir noktasında bilgilendirmek ve çalışma yapalım diye 30 Ocak da İYİ Parti grubu olarak meclise bir araştırma önergesi verdik. O önerge AKP ve MHP milletvekili arkadaşlarımız tarafından ret edilmiştir. 11 Şubat 2020 tarihinde İYİ Parti grup toplantısında Sayın Genel Başkanımız Meral Akşener bu pandemi konusunu gündeme taşımıştı. Mecliste bunun bir salgın olduğunu gündeme getirerek, bir takım tedbirlerin alınması konusunda hükümete uyarılarda bulunmuştu. Hükümet daha sonra bizim söylemlerimize gelmiş oldu. Uyarılarda bulunmamıza rağmen bu süreci daha sonra hep birlikte yaşadık. Hükümet her zaman ki gibi benim dediğim ve benim önerilerim doğrudur mantığı ile bizim uyarılarımızı dikkate almadı. Daha sonra ise bizim önerdiğimiz tedbirlerin geçte olsa uygulandığını gördük. Biz bu pandemi sürecini İYİ Parti olarak yapıcı ve sorumlu muhalefet anlayışımızla hükümete uyarılarımızı söyledik, eksikleri dile getirdik. Sürecin ilk başından beri biz İYİ Parti olarak Sağlık Bakanlığının gayretli olduğunu dile getirdik. Sayın Sağlık Bakanının hemen Bilim Kurulunu oluşturması her gün televizyon ekranlarından süreçle ilgili vatandaşları bilgilendirmesini çok olumlu bulduk. Bakan beyin bu gayreti ve vatandaşları bilgilendirilmesi vatandaşları da bu sürecin bir parçası haline getirdi. Sağlık Bakanlığı ile Bilim Kurlu arasında bazı tartışmalar yaşanmış olsa bile sonuç olarak şunu söyleyebilirim; İktidarın kriz yönetiminde ki idari eksikliklerini başarısızlığını ve ciddiyetsizliğini, acemiliğini göz önünde bulundurduğumuz da Sayın Sağlık bakanı Kocanın her şeye rağmen bu süreci iyi götürdüğünü söyleyebilirim.

“PKK TERÖR ÖRGÜTÜDÜR DİYEMEYEN HERKES TERÖRÜN GÖLGESİNDEDİR”
İYİ Partiye yönelik iftira kampanyasının bir sınırı ve hududu yok. Siyaset er meydanıdır. Film seti değildir. Biz İYİ Parti olarak bütün siyasetimizi açık yüreklilikle milletimizin gözü önünde yapıyoruz. Bu siyaseti de millet için yapıyoruz. Biz diyoruz ki! PKK bir terör örgütüdür. PKK terör örgütüdür diyemeyen herkes terörün gölgesindedir. Genel Başkanımız Meral Hanım, Teşkilat Balkanımız Koray Bey, parti sözcülerimiz ve bizler milletvekilleri olarak her yerde her zeminde bunları söyledik, söylüyoruz. Şimdi bir ayağı KANDİL’DE bir ayağı İMRALI’DA bir ayağı DOLMABAHÇE’DE olan birinin söylemleriyle ilgili de oluşturulmak istenen algı çalışmasına girdiler. 28 Şubat 2015’te Dolmabahçe’deki Başbakanlık ofisinde bir toplantı yapıldı. Çok eski değil daha 5 yıl önce şubat ayında yapılan bir toplantıdan bahsediyorum. Bu toplantı da kimler bir araya geldi. Pervin Bultan, İdris Baluken ve çok önemli Sırrı Süreyya Önder’den oluşan HDP heyeti ile dönemin Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, İçişleri Bakanı Efkan Ala, AKP Grup Başkanvekili Mahir Ünal. Nerede buluştu bu heyet. Türkiye Cumhuriyeti Başkanlığının İstanbul Dolmabahçe’deki çalışma ofisinde. Bu gizli bir toplantı da olmadı. TRT ve diğer kanallar yayınladı. Milletin gözü önünde oldu toplantı. O gün o toplantı da bebek katili Öcalan’ın mektubunu bakanların yüzüne karşı okuyan kim? Aynı isim Sırrı Süreyya Önder. Öyle anlaşılıyor ki Sırrı Süreyya Önder’e şimdi de ayrı bir görev verilmiş. Bu şahıs Sırrı Süreyya Önder’in aklı eğer Dolmabahçe görüşmelerine gitmişse bilin ki İYİ Parti o gün daha kurulmamıştı.
 
“HDP’YE FİKRİNİ SORANLAR KİMDİR? MERAK EDENLER, ÇÖZÜM SÜRECİNE BAKSINLAR”
HDP’ye fikrini zikrini soranlar kimdir? diye merak edenler seçimden önce çözüm sürecine baksınlar. Kandil’e birilerini gönderip siyaset belirleyenler bize ahkâm kesmesinler. Herkes işine baksın. Herkes şunu iyi bilsin ki. Türk yurdu algıyı ve iftirayı yönetenlerin kendi kirine, pasına bakmadan çamur atanların değil, hakikate inananların yurdudur. Asıl endişe edilecek şey ise PKK savunucusu bir kadrodan medet umulur duruma düşülmüş olmasıdır. Bu daha tehlikelidir. Tıpkı mahalli seçimlerde bölücü başının mesajından medet umulması gibi. Bölücü başının kardeşi aranan bir teröristin devletin kanalı olan TRT’ye çıkartılıp konuşmasından medet umulması gibi. Asıl izaha muhtaç olan konular bunlardır. HDP’nin bir milletvekili İYİ Parti bizim sayemizde meclise girdi demişti. Biz nasıl onların sayesinde meclise girdik. İYİ Parti genel seçimlerde CHP, DP, SP ile ittifak yaptık. O dönemler HDP barajı geçme çabasında idi. Yerel seçimlerde ise bu HDP seçmen sayısının fazla olduğu yerlerde İYİ Partinin karşısına aday çıkarmıştır. İşin özeti şudur: Türkiye’de ne zaman İYİ Parti yükselişe geçiyor! Bu tür saçma sapan açıklamalar gündeme geliyor. Biz bugünlere kolay gelmedik. Çok mücadeleler verdik. Genel başkanımızın yolu çöp kamyonlarıyla kesildi. Miting salonlarının elektriklerini kestiler. Çok şükür bugün Türkiye’nin her yerinde teşkilatlanmış ve kurulduktan sonra TBMM girmiş bir grup olmuştur güçlü bir siyasi partiyiz. Bu Mücadelede iyi ve cesur insanlarla mücadele ettik. Sayın Genel Başkanımız da bu konuda ki gerekenleri söylemiştir. Bir de HDP Eş Başkanı Mithat Sancar da Sırrı Süreyya Önder’in bu iftirası üzerine bir açıklama yaparak bizim İYİ Partiyle ilgili iddia edildiği gibi seçim döneminde aday pazarlığı konuşması ve benzeri görüşmemiz olmamıştır. Yoktur diye açıklama yaptı. Yani yalancının mumu yatsıya kadar yanmamıştır.

“PARAMIZ KUŞA DÖNDÜ. İŞSİZLİK ALMIŞ BAŞINI GİTMİŞ. HAZİNE BOŞALMIŞ”
Bu konu neden gündem olmuş önemli olan bu soruyu çözmek. Vatandaşın sorunlarını gündemden uzak tutmak, vatandaşın tepkilerini gündem dışı tutmak. Bir küçük maskeyi bile dağıtamadan eline yüzüne bulaştırıyorsun. Çıkıp tıbbi malzeme gönderdim yurtdışına deyip gövde gösterisi yapıyorsun. İnsanlar evine ekmek götüremiyor. Tencere boş kaynamıyor. İnsanlar kara kara düşünüyor. Sen gündem değiştirip başka işler peşinde koşuyorsun. Bir dolar 7 TL’yi geçti. 2005 yılında 35 TL olan çeyrek altın bugün 635 TL oldu. Paramız kuşa döndü. İşsizlik almış başını gitmiş. Hazine boşalmış. İşte bu durumda, ekonomi, işsizlik, istihdam gibi önemli konular konuşmamak için gündemi değiştiriyorlar. Algı operasyonu yaparak başka gündem oluşturma derdinde olanlar, vatandaşın sorunlarını dinleyip çözüm yollarını arasınlar. Türkiye bu kötü durumdan ancak demokrasiyi işler, yargı bağımsızlığını sağlar, hukuka saygı gösterilirse Türkiye nefes alır.

TRABZONSPOR’UN ŞAMPİYONLUĞU İLAN EDİLEREK SON NOKTA KOYULMALIDIR
Koronavirüs salgını nedeniyle liglere verilen aranın ardından Türkiye Futbol Federasyonu yaptığı açıklamayla 12 Haziran’da yeniden ligin başlamasını talep ettiklerini söyledi. Bu kararın ardından Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ise sorumluluğun TFF’de olduğunu beyan etti. 11 Mart’ta ilk vakanın görülmesiyle birlikte Sağlık Bakanlığı yetkililerimiz Bilim Kurulu’nun tavsiyeleri ile bir takım tedbirler alınmıştı. Bu tedbirler çerçevesinde Türkiye’de futbol liglerine de ara verilmişti. Tabi bu kararı alırken TFF başkanının hangi gerekçelere dayanarak ligi başlatma kararı aldığı açık değil. Sürecin her aşamasında her gün konuşan ve vatandaşlarımızı korona ile ilgili alınan tedbirlere uyulması konusunda uyaran sayın Sağlık Bakanı Koca’nın bu ifadesinin anlaşılır olmadığını zannediyorum. Bu ifadeden anladığımız hem Bilim Kurulu’nun hem de sayın bakanın TFF’nin kararına katılmadığı doğrultusundadır. Burada insanın aklına şu soru geliyor; Bilim Kurulu’nun onaylamadığı, Sağlık Bakanının sorumluluk almadığı bu kararın arkasında kimler vardır? Bu süreçte çok tartışma vardır. Çeşitli kulüpler fikirler beyan etti. Biz Trabzonspor camiası olarak her şeyden önce şunu düşünüyoruz. Keşke bu korona belası olmasaydı da kalan 8 maçımızı oynayarak şampiyon olsak ve şampiyonluğumuzu bordo mavi renklere gönül veren herkesin sevinci ile statlarda, meydanlarda kutlayabilseydik. Fakat geldiğimiz süreçte pandemi tehlikesinin hala devam ettiği göz önüne alındığında ligin son haliyle tescil edilmesi gündeme gelmiştir. Mesela Fransa ve Belçika ligleri bu kapsamda tescil edilmiştir. Burada asıl cevaplanması gerekenin TFF’nin aldığı bu kararın arkasında kim veya kimlerin var olduğunun sorusudur. Daha bin vaka olmamışken ara verilen Süper Ligin, vaka sayısı 200 bini geçmişken ve hala daha hastalar ortaya çıkarken ve bazı spor kulüplerinde vakalara rastlanırken Haziran ayında başlatılması akla ziyan bir karardır. TFF, virüs için aşı mı bulmuştur? Bu karar bu kadar kolay alınabilen bir karar mıdır? Burada haklı olarak şu soru aklımıza gelmektedir. Ligin lideri Fenerbahçe, Galatasaray veya Beşiktaş olsaydı TFF, bu kararı alabilecek miydi? Bu tüm Trabzonspor taraftarının aklında olan bir soru işaretidir. TFF, Katarlı yayıncı kuruluştan ve iddiacı Demirören’den yana bir tavır ve tutum içerisinde olarak hem Türk futbolunun geleceğinin hem de Trabzonspor’un şampiyonluğunun önüne set mi çekmek istemektedir. Bu karar önümüzdeki süreçte yeniden değerlendirilecektir diye düşünüyorum. Eğer oynanmayacaksa, lig bu haliyle tescil edilmeli ve Trabzonspor’un şampiyonluğu ilan edilerek son nokta koyulmalıdır dedi.

“400 BİN CİVARINDA İŞSİZİMİZ VAR”
Türkiye genelinde bakıldığı zaman müthiş yüksek oranlarda işsiz sayımız her geçen gün artmaktadır. Müthiş bir işsizlik oranına sahibiz. 400 Bin civarında işsizimiz var. TUİK verilerine göre 15-24 yaş genç nüfus işsizlik oranı yüzde 21.6 dır. Yani her 5 gençten 1’ işsizdir. Diğer yandan, üniversite mezunu işsizlerimizin sayısı son bir yılda 52 bin artarak 1 milyon 90 bin kişi olmuştur. Türkiye’de her 100 işsizden 29’u üniversite mezunu gençlerimizdir. 2002 yılından bu yana Ülkeyi yönetenler Trabzon da işsizliği ortadan kaldırmak için ne yaptılar. İŞKUR Toplum Yararına Programı. Ki bu programın amacı da şudur, programda yazar: İşsizliğin yoğun olduğu bölgelerde uygulanan bir programdır. Demek ki bizim Trabzon, işsizliğin yoğun olduğu bir yermiş ki burada uygulanıyor. 40-50 kişinin alınacağı bir işe 7 Bin kişinin müracaat ettiği bir şehirden bahsediyoruz. Siyasiler çok fazla konuşurlar böyle müjde müjde diye abartıyorlar. Bize Trabzon için bir müjde vermişlerdi. Demişlerdi ki ! biz Sürmene’ye tersane kuracağız. 4-5 bin kişi çalışacak. Hani nerde? Böyle aklılarla biz bir işi bir yere götüremeyiz. Algılarla değil problemleri ve krizleri çözmeye çalışalım. İşsizlik aldı başını gidiyor dedi.

“ACİLEN “ÇAY KANUNU” ÇIKARILMALIDIR”
Bilindiği gibi çay üreticisi bu sezon pandemi nedeniyle çayın gübrelenmesi, budanması ve işçilik ile ilgili sıkıntılar yaşamıştır. Bu noktada iyi parti olarak üreticinin tarım alanına ulaşma sıkıntısını gündeme getirerek, ilgili bakanlıklar ve ÇAYKUR tarafından tedbirler alınmasını istedik. 11 Nisan’da konuyu TBMM’de gündeme getirdim, Tarım ve Orman Bakanlığına önerge verdim. Uzun süre sözlerimize kulak tıkayanlar nihayet bir ay sonra 11 Mayıs’ta bu konu ile ilgili bir açıklama yaptılar. Sayın Cumhurbaşkanı çay fiyatını destekleme ile birlikte 3 lira 40 kuruş olarak açıkladı. Açıklanan fiyat çayın maliyetini karşılayacak bir fiyat değildir. Rize ağırlıklı olmak üzere Trabzon, Artvin ve Giresun illerinde çay yetiştiren 205 bin aile korona sürecinde geçim sıkıntısı içinde iken açıklanan çay fiyatı ile dermansız bırakılmış, virüsün faturası üreticilere kesilmiştir.  Önceki yılarda Gürcistan’dan gelen ucuz işgücü ile çayını toplayan üreticinin, bu yıl bu imkân olmadığı için pahalı işgücü kullanmak zorunda kalacağını da hesaba katarsak, açılanan fiyat maliyeti karşılamaktan uzaktır. Bu fiyat el-ele baş-başa fiyatı bile değildir. Korona sürecinde açıkladığı ekonomik destek paketi ile işçi, esnaf, çiftçi ve her kesimi destekleyeceğini iddia eden AK Parti iktidarı, çay üreticisini görmezden gelmiş, üretici de hayal kırıklığına neden olmuştur. Önceki yıllarda çayı ikinci gelir kaynağı olarak gören birçok üretici bu yıl korona salgını ile zaten işini kaybetmiş, geçinemez duruma düşmüş durumdadır. Bu üreticilerimiz için çay artık tek gelir kapısı ve son umut olmuş iken verilen bu fiyat ile üretici yoksulluğa mahkûm edilmiştir.   Enflasyon rakamlarına baktığımızda; verilen zam oranı TUİK’in nisan itibarıyla belirlediği yıllık tüfe oranına karşılık gelmektedir. İktidarın verdiği zam üreticinin cebine girmeden enflasyon ile zaten buharlaşmıştır. Açıklanan fiyat, döviz kurundaki yükseliş ve buna bağlı üreticinin maliyetlerinde artışın hiç dikkate alınmadığının göstergesidir. Gelin Doğu Karadeniz’deki tüm milletvekilleri bir araya gelelim. Bir "Çay Kanun Teklifi" hazırlayalım. Hani bizim verdiğimiz her teklifi reddediyorsunuz ya, beraber hazırlayalım. Tamam, teklifi siz verin, biz destek olalım, yıllardır beklenen çay kanununu çıkaralım. Payesi sizin olsun, alkışı sizin olsun. Yeter ki; çay üreticimizin çektiği sıkıntı bitsin, yüzü gülsün. Milyonlarca çay üreticisinin derdine çare bulmak için, çay sektörümüzü içinde bulunduğu darboğazdan çıkarmak için, yaş çay fiyatının taban fiyatın altına düşmemesi için, ödemelerin denetlenmesi için, kaçak çayın önüne geçilmesi için, kuru çayda kalitenin arttırılması için, çayda ekim alanları, budama, gübreleme ile ilgili düzenlemelerin yapılması için acilen “Çay Kanunu” çıkarılmalıdır. Bu konuda her türlü katkıyı vermeye hazırız dedi.

“YAYLA EVLERİ İLE İLGİLİ BİR DÜZENLEME İÇERİSİNDEYİZ”
Yaylalardaki kaçak yapılaşmalar ve sonrasında yaşanan yıkım kararları bizleri üzen bir gelişmedir. Bu alanlarda kolluk kuvvetlerimizle vatandaşlarımızı karşı karşıya getiren tatsız olaylar yaşandı. Bazı bölgelere bizzat kendim giderek o bölgedeki vatandaşlarımızı dinledim. Aldığım bilgiler doğrultusunda 8 Ekim 2019 tarihinde Çevre ve Şehircilik Bakanımız Murat Kurum tarafından cevaplanması hususunda bir önerge hazırlamıştım. Bu konuyu TBMM’ne taşıdım. Meclise sunduğum önergede, İmar barışıyla başvurusunu yapan ve harcını ödeyen, dekontu elinde olan ancak Tarım ve Orman Bakanlığı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı arasındaki anlaşmazlık sonucu mağdur olan vatandaşlarımızın mağduriyetlerinin giderilmesi için herhangi bir çalışmanız var mıdır?" diye sormuştum. Orman ve Mera kanununu aykırı yapılaşmanın söz konusu olduğu yönünde bir açıklama yapılmıştı. Bu gelişmelerin ardından Trabzon Milletvekilleri İYİ Parti Milletvekili olarak ben Hüseyin Örs, CHP Milletvekili Ahmet Kaya ve AK Parti Milletvekili Salih Cora ile bu konu hakkında neler yapabiliriz diye bir araya geldik. Parti ayrımı yapmadan neler yapabiliriz diye konuştuk. Bu konu ile ilgili bir kanun düzenlemesi konusunda fikir birliğine vardık. Bu noktada çalışmalarımız devam ediyor. Asıl işi çiftçilik ve hayvancılık olan vatandaşlarımızı mağdur etmemek gerekiyor. Burada yaşayan insanlarımız geçimini tereyağı, süt, peynir satarak sağlamaya çalışan, dededen veya babadan kalma evlerini eskidiği için tadilat yaparak korumaya çalışan vatandaşlarımızdır. Atasından kalan evini tamirat için bir tahta çakanla yaylaya villa yapanı ayırmak lazım. Asıl yaylacı ile yaylaya kaçak yapı yapanları ayıracak bir düzenleme içerisinde inşallah olacağız dedi.
Sizlerin vasıtası ile bizleri izleyen Vakfıkebir, Şalpazarı, Beşikdüzü, Tonya, Çarşıbaşı ve Trabzon bölgesindeki bütün vatandaşlarımıza hayırlı ramazanlar diliyorum. Şimdiden tüm hemşerilerimizin mübarek bayramlarını kutluyorum. Sizlere de bu canlı yayında bana da bir fırsat verdiğiniz için ayrıca teşekkür ediyorum. Hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyorum dedi.