İlmi tabirler, ilmin elinden cahillerin eline düşerse pek çok noktadan hurafeye dönüşür. Vahyi, halk arasında kanatlı meleklerin çok uzaklardan Allah’tan aldığı yazılı kâğıtları veya sözleri peygamberlere getirmesi olarak algılanıyor. Vahiy, Allah’ın kulları ile konuşmasıdır fakat onun konuşması bizim gibi değildir. O yarattıkları ile seviyelerine göre çeşitli dillerde konuşur. Eski ABD başkanı Bill Clinton, biyoloji Allah’ın dilidir der. Bütün canlıların şifresi, onların DNA larında saklanmıştır. Allah, sonsuz soyut(maddi olmayan) varlık olduğundan kabiliyetleri sınırlı insanlar tarafından tam olarak algılanamaz. Allah, kendi soyut kudretini(enerji gibi) somutlaştırarak(maddeleştirerek) kendini akıl sahiplerine gösterir. Varlıkların yaratılması Allah’ın isimlerinde kendini yaşamasıdır. Teşbihte hata olmaz derler nasıl ki bir sanatkâr yaptığı eserlerle bir sergi açar.  Sergiye gelenler sanat eserlerini inceler ve sanatkârı tebrik ederler. Allah’ta bin bir çeşit yaratıkları ile bu kâinatı süslemiş akıl, ilim ve şuur sahibi insanların nazarını sunmuştur. Bir eserin mükemmelliği sanatkârın hayâlının genişliği ile orantılıdır. Sanatkârın hayal dünyası ne kadar genişse o eser o kadar mükemmeldir. Onun için büyük düşünür M. İkbal, kâinat Allah’ın hayâlıdır der. Kâinatta mükemmel bir yaratılma ve gelişim süreci vardır, bu süreç Rabbil âlemin(geliştirerek terbiye eden) manası ile ifade edilir. Kâinattaki bu düzen bütün ilim dalları ile ispatlanmıştır. Kâinatta yalnız insan elinin karıştığı yerlerde düzen bozuluyor, çevre felaketleri oluşuyor. Kuran’da, meleklere düşman olan bana düşmandır manasında ayetler vardır. Mikail meleği ekolojiyi temsil eder, demek ki çevreye yani ekolojiye düşman olan Allah’a düşman olmuş olur, çevre ölürse kâinatta ölür.

Kâinatta olan her şey, insanın genlerinde, dolayısıyla beyninin katmanlarında arşivlenmiştir. İhtiyaç olunca İlahî bir yönlendirme ile (melek vasıtası ile) bu arşivden bilgiler, bu âlemde gönderilir. Evrensel manası ile vahiy, bütün kâinatı ilgilendiren sonsuz arşivin çiçek açması, insanlık dünyasında meyve vermesidir ve aynı zamanda vahiy, evrensel bir bilinç olan bu ilahı sistemin peygamberlerdeki inkişafıdır. Keşif ve keramet denem şeyler hayal gücünün fazla inkişafından ileri gelir. Bir karıncaya bir kâse su okyanus görüldüğü gibi bazı kişilerdeki bu küçük ve gölgeli olan inkişaf, bir okyanus olarak görülür, o insana olağan üstü özellikler yüklenir. Bunların Vahiylerden farkı, vahiy perdesiz, gölseliz, açık ve berraktır, kerametler perdeli, gölgeli ve karışıktır. Hayal gücünün inkişafı, dindar olmayan insanlarda olursa buna istidrac denir. Kâinattaki düzen ve dengenin devamı için insanlığın kanun ve kurallarla düzenli ve dengeli yaşaması lazımdır. İnsanın aklı, kendi ilmi ile bütün bu kâinatın ve onun çekirdeği olan insanın düzenini sağlayacak kanunları bulup çıkaramaz, ilahı düzene, külü akla yani vahye ihtiyaç duyar.