Devletler, adalet, özgürlük, demokrasi üzerine kurulmuşsa, büyüktür. Tarihe bakacak olursak uzun süre yaşayan büyük devletlerin, zamanlarına göre adalet ve hürriyette en üst seviyede olduklarını görürüz. Bu devletler, adaletten ayrılıp zulme yönelince yıkılmışlardır. Türkiye Cumhuriyeti bir zamanlar dini görmezden geldi, bazen dini siyasi emellerine alet etti, kısaca din ve vicdan özgürlükleri üzerine bir denge kuramadı, bunun için evrensel bir dünya devleti olamadı, kendine has ucube bir sistem olarak kaldı. Düşünceyi suç sayanlar büyük evrensel dünya devletleri olamazlar.  Hukukta, 113 ülke arasında 101. basın özgürlüğünde 180 ülke arasında 154. sırada, gelir dağılımımda AB sonuncusu bir ülkeyiz. Demokrasi, insan aklının bulduğu en iyi sistemdir.

Din, denge ve adalet demektir, bir yerde denge varsa orada din var, adalet yoksa gerçek manada dinde yoktur. Her yer dini okullar ve camilerle doldu fakat Cumhuriyet tarihinin dinden en uzak gençliğine sahibiz. Ülkelerinden kaçan Müslümanlar demokratik ülkelere sığınıyorlar. H.Z. Ali efendimiz, adalet devletin dinidir der.  İdarecinin birinci vasfı dindar değil de adil olmasıdır.  Bazıları, kişi Müslüman değilse adil olamaz diyor. Avrupa’da, halkı ve liderleri Müslüman’da değil tam dindarda değiller. Bu ülkelerde, huzur kalkınma ekonomi, güven her yerden daha fazladır. İnsanlar tercihlerinde, liderlerin dindarlığından ziyade sistemlerin adil olmasından yana olmalıdır. 

Adalet, medeni olmanın ilk şartıdır, adil olmayan insan medeni de sayılmaz. Adalet kavramı içinde bütün olgunluklar, erdemler ve güzellikler barınır. Adaletin olmadığı yerlerde iyilikler, güzellikler olmaz, yolsuzluk, haksızlık, kin ve nefret olur. İnsan adil olduğu zaman mahlûkatın en iyisi, hukuk ve adaletten saptığında ise en kötüsü olurlar. En iyi bozulsa en kötü olur. Yağ bozulursa zehir olur yenmez, ayran bozulur ekşirse yine içilebilir.

Adalette asıl olan haklının hakkının tam verilmesi, hakkın azına çoğuna bakılmamasıdır. Küçük hak büyüğü için feda edilmemeli, haklı kuvvetli olmalıdır.  Adaletin sembolü terazidir, terazi dengede ise bu terazi ile inanan da tartar inanmayanda, eğer terazi bozuksa bu terazi ile Hz Ömer bile tartamaz. Maalesef dindar kesimim çoğu, terazi önemli değil, dindar kişi terazinin başında oturursa bu terazi ile doğru tartar inancındadır. Maalesef bunun doğru olmadığı görülüyor. İnsanlar, lideri dindar yapmak yerini sistemi düzeltip dindar yapmalılar. Bugün adaletin en iyi uygulandığı, sistemlerinin düzgün olduğu, demokrasinin uygulandığı yerlerdir.  Bu yerlerde kuvvetler ayrılığı vardır, sistemler birbirini dengeliyor. Bir kuvvet diğer bir kuvveti durdurmaz, kuvvetler birbirini dengelemezse özgürlükler olmaz. Yasama, yürütme ve yargı birbirinden ayrı olmalı, İslam ülkeleri ve geri kalmış ülkelerde kuvvetler ayrılığı olmadığı, kuvvetlerin tek elde toplandığından buralarda savaş, zülüm, gözyaşı, açlık, kin, nefret, düşmanlık, kargaşa ve fakirlikler hâkimdir.

Yaratıcının, Allah ve Rahman diye sonsuz iki büyük ismi vardır, hürriyetler Rahmanın hediyesidir, birilerinin verdiği ulufe değildir. Allah’ın sonsuzluğu insanda hürriyet olarak yansır, özgürlükleri savunmayanların dini de tam olmaz.

OSMAN KOYUNCU VAKFIKEBİR- TRABZON 0535.760.48.39