Bilim adamları, kişilere, zamana ve zemine göre ilaçların üretilmesi gerektiğini savunuyorlar.  Çeşitli renkte boyaları karıştırarak çok renkli, kişiye özgü boyalar üretildiği gibi kişiye özgü ilaçlar da üretilebilir.  Suyun içilmesinin hükmü de kişilere göre farklılık gösterir. Diyaliz hastaları fazla su içmemeli, onlara mekruh sayılabilir, ameliyattan çıkmış, çok kan kaybetmiş veya savaşta yaralanmış askerlere belli süre için su haramdır; çünkü fazla su kanın konsantrasyonunu düşürür, kan hücreleri suyu içine çeker şişer ve çatlayarak ölebilirler. Sıhhatli kişiye su helaldir, doya doya içsin vs. Bunun gibi, mantık ve felsefenin de kişilere göre hükümleri vardır.

   İslam düşünürleri eskiden felsefe(eskiden fen ilimleri felsefeden sayılıyordu) ile ilgilenmeyi yasaklamışlar. O zaman ki felsefenin az bir kısmı doğru, büyük bir kısmı safsata idi. Bu durum o zamanda Müslümanların kafasını karıştırıyordu, onun için bazı düşünürlerince yasaklanmıştı. Bazı İslam düşünürleri Farabi ve ibni Sina gibi insanların imanlarının zayıf gördüler. Yunan felsefesinin büyük bir kısmı din ile uyuşmuyordu. İbni Sina gibi düşünürler, Yunan felsefesinin tamamını doğru kabul ederek, din ile uyuşmayan kısımları eğip bükerek tevil ettiği için bazılarınca imanları kuvvetli sayılmadı. Bugün ise felsefenin (fenlerin) büyük bir kısmı doğrudur. Allah’ı açıklayan üç delil var der.  Kuran, Hz. Muhammed ve kâinat kitabıdır. Kâinat kitabı ise ancak fenlerle(felsefe ve mantıkla) anlaşılır, fenlerden bihaber olanların imanları zayıftır. Günümüz fenlerini okullarda biraz okuyanlar için ayrıca mantık okumasına gerek yok.  Bugün bazı dindarların hurafe içinde olmalarının nedeni fenleri bilmemeleridir. Eğer dini anlatanlar, azda olsa fenleri, makale yazacak kadar bir yabancı dili bilip ve hür ve bağımsız düşünebilirse gençler dinden anlattıklarından faydalanılabilirler.

   “Mantık öğrenmenin hükmü kişilere göre farklılık arz eder. Mantık öğrenmek mendubdur(istenilen, beğenilen) çünkü mantık şeri hükümleri tekmil eder(kemale erdirir). Yine mantık ilmini öğrenmek mekruhtur(çirkin görülmüştür); çünkü akılları karıştırır. Yine mantık öğrenmek mubahtır(yapılmasında sakınca görülmez);çünkü bir ilmi bilmek bilmemekten hayırlıdır. Yine mantık ilmi bilmek farzı kifayedir(bir Müslüman yaparsa diğerlerinin üzerinden zorunluluk kalkar); çünkü mantık ilmi akaidi(iman)  teciz(süsler) eder. Yine mantık ilmini öğrenmek, gerekli ilmi alt yapıya sahip olmayanlar için haramdır 1”.  İlim ehli çok çeşitli alternatifleri düşünür dikkate alır, cehalet kısıtlar teke indirir, aynı elbiseyi bütün insanlara giydirmeye çalışır. Kuran’ı tefsir eden Elmalı Hamdi Yazır,  Fransızcadan felsefe tarihinin din ve metafizik bölümünü Türkçeye tercüme etti. Felsefeyi bilen Müslüman Kuran’ı daha iyi anlar diye düşünmüştü. 1 Kızıl İcaz Tercüme Prof. Dr. A. Akgündüz sayfa 95