Beşikdüzü MYO Müdürü Prof Dr. Rahmi Yamak uzun süredir gündemi meşgul eden Beşikdüzü MYO’nun bölümlerinin kapatılması ile ilgili kararın ardından sessizliğini bozarak önemli açıklamalar yaptı. Prof Dr. Rahmi Yamak; “Başlangıçta MYO’larla ilgili bir toplantı yapıldı. Yapılan bu toplantıda ihtisaslaşma kararı alındı. Güzel bir karardı. Hem teknik hem iktisat programlarını bir arada yürütmek zor oluyordu.  YÖK’ünde buna benzer bir çalışması var. Teknik programlar maliyetli programlardır. Ara eleman yetiştiriyorsun malzeme yoksa bunun bir anlamı yok. Teknik programların merkeze taşınma durumları da var. O zaman hepten kaybedebilirsin. Bizim hangi yoldan gitmemiz gerektiğini düşündük. İktisatçı olmam hesabiyle, bilimsel ve okulumuzun çıkarları düşünüldüğünde benim tercihim iktisadi ve idari birimler üzerine oldu. Çünkü yüzde 50, yüzde 50 idi. Bunun aksini iddia eden varsa cübbelerimizi onlara verelim gelsin buraya otursunlar. Vakfıkebir’de çalışırken de bunu uyguladım. İkinci karar aynı bölüm iki okulda olmayacak. Buna itirazım oldu.  Sonuçta karar alıcı Rektör Beydir. Alınan karar netice YÖK’e gidecek. BİLGİ KİRLİLİĞİ OLDU    Toplantıdan çıktıktan sonra şu okulda şu kadar bölüm kapanacak, şu kadar öğrenci kaybı olacak diye bilgi kirliliği oldu. Bu konuları tartıştık. Düşünce bazında bu karar sanki nihai kararmış gibi algılanmaya başlanıldı. Başkanda beni aradı sorular sordu ve ilk alınan karara göre cevaplar verdim. Elbette yorumlar ve değerlendirmeler yapılır, ancak saygı çerçevesinde gitmek gerekir. Sonuçta senatodan alınan kararlar yanlışsa düzeltilebilir. BU KONU SİYASET ÜSTÜDÜR     Bende alınan ilk kararlar sonucunda Vakfıkebir’le bizim aramızda bir dengesizlik olduğunu sezdim. Vakfıkebir’de kayıp yüzde 10 civarında, bizde yüzde 30 yüzde 40 civarındaydı. Son derece rahatsız oldum sabaha kadar uyuyamadım. Burada bir Vakfıkebirli müdür var, acaba bu konu ile ilgilenmiyor mu? Algısı oluşabileceği beni çok rahatsız etti.  Hocam; “çıkın konuşun” dendi bana. Ancak ben “lütfen bunu siyasete çekmeyelim. Bu konu siyaset üstüdür” dedim. İsterdim ki bu konu ile ilgili herkes kol kola girsin. Ben bundan okulumuz etkilenmeyecek desem yarın etkilense bunun cevabını nasıl vereceğim. Kimseyi övmek, kimseyi yermek istemedim. Sabahın dördünde baş ağrısı ile uyandım, çok rahatsız oldum. Hocaya gittim konuşmak için. Sorunu çözmenin tek yolu diyalogdur. Nitece de bilgisayar programının kapanmadığını anladık. Bu programda 468 öğrenci var. 468 kişilik bir kitleyi burada bırakmak sorunu çözer. Birde kontenjan (yüzde 50) artırabilir miyiz? Diye sordum. “Evet” dedi. Ben daha konuşmuyorum diyerek ayrıldım. Ayrıca bizde kapanan Vakfıkebir’de açık görünen bizimle sayıları aynı bir bölüm vardı onu da sordum ve onunda kapandığını öğrendim. Benim amacım bizde yoksa Vakfıkebir’de de olmasın mantığı değil, adaletin sağlanmasıydı. YENİ BÖLÜMLER ACILABİLİR       Ankara’dayken başkanın bir açıklama daha yaptığını öğrendim. “Gelince bir bakayım” dedim. Başkanın açıklamasında sordum dedikleri doğrudur. Bana soruyor, yok mu deseydim. O zamanki durum ile sonra oluşan durum farklı. İlk başta yanlış bir algı oluştu. Randevu konusunda bir iletişimsizlik oldu. Bu durum tamir edilebilirdi. Bizim teknik programlardan; elektrik, makine, iktisadi bilimlerden; ikinci öğretim, pazarlama ile muhasebe ve vergi uygulamaları kapandı. Uzaktan eğitimi biz program kabul etmiyoruz, 12 öğrencisi var zaten. Kaybedeceğimiz öğrenci sayısı 300 civarında. Eğer YÖK bunu onaylarsa dabi ki.  Ancak kontenjan artışı ile birlikte bu açık kapanacaktır. 2014-2015 döneminde yeni bölümler açmak için zamanımız var. Neticede geldiğimiz nokta itibari ile kaygılanacak endişe edecek hiçbir durum yok” dedi.