Ankara’da yaşamak, herkes için hükümete yakın olmak manasında gelmez. Allah’a yakın olmakta, sadece Kâbe’de veya mescitlerde yaşamak, namaz kılmak vs manasında değildir. Einstein’e, Allah’a inanıp inanmadığını sorulduğunda, ben Spinoza’nın tanrısına inanıyorum demişti. (Spinoza, 16. ve 17. Y.Y. arası Hollanda’da yaşamış İbni Arabî’den etkilenmiş, Yahudi asıllı bir düşünürdür.)Her insanın Allah algısı farklıdır, Allah’a yakınlık uzaklık kavramı mekânsal bir mesafe değildir. Güneşten çok uzaktayız fakat güneş ısı, ışık ve renkleri ile elimizde, aynada, cam parçalarında ve su damlalarında bize görünür, bize çok yakındır. Yakınlık güneşin, uzaklık ise bizimdir. Güneşin görüntüsünün büyüklüğü, onu yansıtan ayna veya parlak cisimlerin büyüklüğü ile orantılıdır. Güneşe bir su damlası da ayna olabilir, Büyük Okyanus’ta. İnsanın büyüklüğü, kalp aynasında Allah’ın tecellilerinin yansımasının büyüklüğü ile orantılıdır. Allah bize çok yakındır, İsim, sıfatları ve her şeyi ile bizimle beraberdir, Allah’ın yaratması (ilim, irade ve kudret(enerji gibi))ile isimlerinde kendini yaşamasıdır. Allah maddi bir varlık olmadığı, zaman ve mekânı kendi yarattığı için, zaman ve mekâna bağımlı olmaz. Allah sonsuz ve soyuttur(kâinatın ilmi, ruhu ve şuuru gibidir) O, somut(maddi) olarak gözlere görünür. Allah ve Rahmanın sonsuz büyüklüğüne Vahdaniyet, bu Vahdaniyetin bütün özellikleri ile en küçük görüntüsüne Ehadiyet denir (ilim buna Monad diyor). O’nun iki ismi var, Allah ve Rahman,  bu iki isim insanlara verilmez, bu isimleri hakkıyla bilen Allah’ı ve sonsuzluğu kavrar.

Allah’a yakın olmak demek, bütün mahlûkatla barışık ve ahlaklı olmak demektir. “Ben güzel ahlakı tamamlamak için geldim diyor.” Yaratılanı hoş görmeli yaratandan ötürü. Çevresini, bitki ve hayvanları sevmeyen mahlûkatın en şereflisi olan insanı sevebilir mi? İnsanları, düşünce, ırk ve renk gibi özelliklerinden dolayı ayıran, başkalaştıran, hor görende Allah sevgisi olmaz. Pek çok insan vardır ki aynı safta namaz kılarlar fakat kendi partisini, tarikatını veya düşüncelerini benimsemeyen kardeşini sevemez. Peygamberimize, İslam nedir diye soran birini, Allah için sevmek, Allah için küsmektir der. Demek ki başka birisi için seven veya nefret eden gerçek İslam dininden değildir.  Ben cumhurbaşkanıyım demekle cumhurbaşkanı olmadığım gibi, biri ben Müslüman’ım demekle Müslüman olmaz. Ebu cehil, Allah’ı biliyordu ve onu seviyordu. Fakat Allah’ı uzaklarda ve somut(maddi) olarak düşünüp bildiği, bazılarını hor görüp ve putları Allah’a ulaşmak vesilesi yaptığı için imanı kabul olmadı. İbadetler asıl nedeni emredildiği için yapılmasıdır, maddi ve manevi makam elde etmek için değildir. Allah’ı, maddi ve uzaklarda hayal eden birisi gerçek Allah’ı bulamaz, bulduğu şeye TEO denir, Allah denmez. Allah, kendini tanıtmak için insana akıl ve nefis vererek onu diğer mahlûkattan ayırdı. Mukayese yaparak Allah’ı bulan gerçek insandır. Akıl, bir hafin kâtipsiz, bir binanın ustasız olamayacağını gösterir.